YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/7572
KARAR NO : 2006/8632
KARAR TARİHİ : 17.07.2006
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.10.2005 gününde verilen dilekçe ile tapuya soy isim tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.4.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
İsim düzeltme davaları, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan HUMK.nun 13.maddesi uyarınca, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapuda isim düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanısıra 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702.maddesinin son fıkrası ile ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden, elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de, tek başına tapuda miras bırakanla ilgili düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu tür davanın, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde, yetkiye dayanılarak dava açan kişinin, aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekalet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Sicil Müdürlüğü de yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacı, dava konusu 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında malik olan annesinin ve babasının kayıtlı olmayan soy adlarının “Çoban” olarak tescilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın ispatını istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkeme tarafından yapılan yargılama ve toplanan deliller hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu tür davalarda mülkiyet nakline yol açmamak için tapuda malik görünen kişi ile ismi düzeltilen kişinin aynı şahıs olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Dava konusu 15(eski 65) ve 16(eski 7) parsel sayılı taşınmazların tesciline dayanak tapulama tutanaklarında … evlatları … …,…, …ve … adına 16.09.1975 tarihinde tespit yapıldığı kayıtlıdır ve tapulamalar 09.08.1976 tarihinde kesinleşmiştir. Davacının babası ve annesi
olan … ve …ise bu tarih itibari ile evli olup beş çocukları bulunmaktadır.
Nüfus idaresi tarafından … ve Gülsüm’ün 1978 yılında yerel yazım ile kayıt edildiklerinden anne baba kayıtlarına ulaşılamadığı bildirilmiş, zabıta marifeti ile yapılan araştırmada dava konusu taşınmazları kimin kullandığının bilinmediği tespit edilmiştir.
Sadece tanık beyanına göre kayıt maliki ile düzeltilmesi istenen kişilerin aynı kişiler olduğunun kabulü mümkün değildir.
Mahkemece yapılması gereken iş …’nın tapulamada sayılan çocukları … …,…, …ve …’nin nüfus kayıtları tek tek araştırılmalı, tapulama bilirkişilerinden sağ olanlar ölü iseler tespit edilecek mahalli bilirkişiler ve davacı tanıkları ile taşınmazlar başında keşif yapılmalı, nüfus idaresinden tapu malikleri ile aynı isimli kişilerin kayıtları istenilerek incelenmeli ve sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, 17.07.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.