Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2006/3472 E. 2006/4740 K. 24.04.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/3472
KARAR NO : 2006/4740
KARAR TARİHİ : 24.04.2006

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalı aleyhine 5.12.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.2.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davada, geçit ihtiyacı bulunan davacı davalı köy tüzel kişiliğine ait 3 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiş, hükmü davalı köy tüzel kişiliği temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747 ( önceki Medeni Kanunu’nun 671.) maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir.Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif
arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir.
Somut olayda geçit kurulan 2.1.2006 tarihli krokideki D harfi ile işaretlenen yer davalıya ait taşınmazı iki ayrı parçaya bölmekte ve kullanım bütünlüğünü bozmaktadır. Bu şekilde geçit tesisi yukarıda sözü edilen fedakarlığın denkleştirilmesi prensibine uygun düşmemiştir. Krokideki A harfli bölümden geçit kurulması halinde de aynı durum söz konusu olacaktır. O yüzden mahkemece dava konusu yerin paftası ilgili merciinden sağlanarak davacıya ait 4 parsel için ya başka parsellerden geçit alternatifi aranmalı bundan sonuç elde edilemezse ve davacının parselinin 3 parsel dışında geçit alternatifi bulunmadığı kesin olarak saptanırsa krokide E harfi ile gösterilen yer ile tuvalet olarak kullanılan yerlerin bedeli de davacı tarafından ödendiğinde D harfli yerden şimdiki gibi geçit kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu dava yazılı olduğuşekilde kabul edildiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte yazılı nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2 numaralı bent uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, 24.4.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.