YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/3408
KARAR NO : 2006/4729
KARAR TARİHİ : 24.04.2006
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.7.2002 gününde verilen dilekçe ile meranın aidiyetinin tesbiti, elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; aidiyet tesbiti davasının reddine, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne dair verilen 19.12.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı karşı davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …, kadastro sırasında 122 ada 1 parsel olarak orman niteliği ile hazine adına tescil edilen taşınmaz ile aynı ada 2 parsel sayısı ile mera niteliği ile sınırlandırılan taşınmazlarda kadim kullanım hakkı bulunduğunu, davalı köyün muarazasının men’ini, dava konusu taşınmazları köy adına tespit ve özel siciline yazılmasına karar verilmesini istemiştir. Birleşen 2002/146 esas da kayıtlı davada ise Acı Köyü Tüzel Kişiliği 122 ada 2 parsel sayılı taşınmazın köyün merası olduğunu, davalı gerçek kişiler ile … Köyünün bu yere hayvan sokarak elattıklarını, vaki elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Devlet Ormanı olduğu saptanan 122 ada 1 parsele ilişkin davanın bu nedenle, 2 parsel sayılı taşınmazdaki kadim kullanım hakkı da davalı … Köy’e ait bulunduğundan … tarafından açılan davanın da bu sebeple reddine, birleştirilen davanın kabulü ile 122 ada 2 parsele davalı gerçek kişiler ile Taşkaynak Köyünün elatmalarının önlenmesine karar verilmiş, hükmü davacı … Tüzel Kişiliği temyiz etmiştir.
Dava 15.07.2002, birleştirilen dava ise 13.06.2002 tarihinde açılmıştır. Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden yörede 4342 sayılı Mera Kanununa göre kurulan Mera Komisyonu çalışmaları yapıldığı, 2 parsel sayılı taşınmazın teknik ekiplerce mera olarak saptandığı, komisyon tarafından da 07.02.2005 tarih 4 sayılı kararla davalı ve birleştirilen davadaki davacı … Köy Tüzel Kişiliğine tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Hukuki anlamda tahsis çayır, mera, yaylak ve kışlakların kullanımlarının verimlilik ve sosyal … ilkelerine uygun şekilde düzenlenerek münferiden ya da müştereken yararlanmak üzere bir veya birkaç köy ya da Belediye’ye bırakılmasıdır. Mera Komisyonlarınca tespit ya da tahdit işlemlerinin 4342 sayılı Mera Kanunun 4.maddesinde gösterilen ölçülere uygun yapılması gerekir. Başka bir deyişle eğer o taşınmaz hakkında önceden tahsis yoksa diğer kriterlerin dışında kadim kullanma hakkının gözetilmesi zorunludur. Gerçekten bir yörede Mera Komisyonu çalışmaya başlamış, mera, yaylak ve kışlakların tespit ve tahsis işlemleri yapılmış, bunların sonuçları ilan edilmiş, komisyon kararlarına karşı yasanın 13.maddesinde tayin olunan 30 günlük süre içerisinde dava açılmamışsa tespit ve tahsis kararları kesinleşir. Yine yasanın 15.maddesi uyarınca da tahsis kararında değişiklik 5 yıl geçmeden istenemez.
Somut olayda; az yukarıda söylendiği üzere dava 15.07.2002 tarihinde açılmıştır. 2 parsel sayılı taşınmazın 07.02.2005 tarih ve 4 sayılı Mera Komisyonu kararı ile tahsisine ilişkin işlem ise davanın görülmekte olduğu aşamada 2005 yılında kesinleşmiştir. Orta yerde yararlanma hakkına ilişkin açılan bir dava var iken, bu tahsisin kesinleştiği düşünülemez. Zira davacının açtığı davadaki istemi 2 parsel sayılı taşınmazın davalı … Köy Tüzel Kişiliğine tahsise peşin itiraz niteliğindedir. O yüzden mahkemenin 2 parsel sayılı taşınmazın davalı … Köye tahsis edildiği ve bu tahsisin kesinleştiğine dair görüşü yasaya uygun değildir.
Yasa ve uygulamadaki kadim sözcüğünden ise mera, yaylak veya kışlağın öncesi bilinmeyen bir zamandan beri bir veya birden çok köy veya Belediye tarafından kullanılmasını anlamak gerekir. Davada, her ne kadar dayanılan 1952/235 Esas sayılı dosyada mevcut elatmanın önlenmesi kararına, ek krokiye de dayanılmış ve bu krokinin uygulama niteliği olmadığı çekişmeli 2 parseli kapsamadığı saptanmış ise de, davacı Köy bundan ayrı 2 parsel üzerinde kadim kullanma (yararlanma) hakkına dayandığından çekişmenin giderilmesinde 2 parselin öteden beri davanın taraflarından hangisinin kullandığının açıklığa kavuşturulması önem kazanmaktadır.
Mahkemece, bu konuda yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir.
Bu gibi davalarda tarafların tanık deliline dayanması ve tanıklarını bildirmesi, bildirilen tanıkların kullanma biçimiyle ilgili dinlenmeleri mümkün ise de taraf köylerden olan tanıkların davada yararları olacağından mahalli bilirkişilerin beyanları davayı daha fazla aydınlatır. Bu nedenle mahkemece ileride yapılacak keşifte dinlenmek üzere davada menfaati bulunmayan taraf köyler dışında o yöreyi iyi bilen olabildiğince yaşlı kişiler zabıta marifetiyle belirlenmeli, keşif yerinde gösterilen tanıklarla birlikte bu kişilerin bilgilerine de başvurulmalı, gerekirse tanıklar ile bilirkişiler yüzleştirilmelidir. Mahkemece, önceden bilirkişi belirlenmesi için zabıtaya yazı yazılmış ise de, bunun üzerinde durulmamış, olabildiğince yaşlı kişiler yerine keşifte 1947, 1948 ve 1956 doğumlu kişiler bilirkişi sıfatıyla dinlenmiş bu kişilerin yeterli olmayan sözleriyle de hüküm kurulmuştur. Keşif yöntemi ve icra edilen keşif, bunun sonucuna göre de kurulan hüküm açıklanan sebeplerle eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
Diğer taraftan davacı …, davada yararlanma hakkının belirlenmesini istemiş iken davasının bir mülkiyet hakkı davası olarak nitelendirilmesi elatmanın önlenmesi davası varmışçasına bu davasının reddi, birleştirilen davanın konusu 2 parsel sayılı taşınmaz olduğu halde hüküm yerinde parsel numarasının (1) olarak yazılması da doğru değildir. Öte yandan yargılamaya son verilen 19.12.2005 günlü duruşma tutanağına yazılan kısa kararda sadece davacı … Tüzel Kişiliği tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş iken, sonradan yazılan gerekçeli kararda Acı Köy tarafından açılan birleştirilen dava hakkında da kısa karara aykırı olarak hüküm tesisi de 10.04.1992 tarih 7/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olmuştur.
Karar bütün bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın iadesine, 24.4.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.