YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/3406
KARAR NO : 2006/8449
KARAR TARİHİ : 13.07.2006
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 3.7.2000 gününde verilen dilekçe ile men’i müdahale, aidiyetin tesbiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, aidiyetin … adına tesbitine dair verilen 19.12.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Kadastro Mahkemesince niteliği mera olarak saptanan 84 ve 86 numaralı parsellerde yararlanma hakkı olduğunu, davalı … Tüzel Kişiliğinin bu taşınmazlarda müştereklik iddiasıyla muaraza çıkardığını çekişmeli taşınmazların yararlanma haklarının kendilerine ait olduğunun tespiti ile davalı köyün elatmasının önlenmesine ve taşınmazların köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece kesin hükmün varlığından bahisle dava reddedilmiş, hüküm davacı köy tüzel kişiliği tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce çekişmenin esasının giderilmesi gerektiğinden bahisle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucu … tarafından açılan dava reddedilmiş, hükmü davacı köy temyiz etmiştir.
4342 sayılı Mera Kanunuyla getirilen tanıma göre tahsis; çayır, mera, yaylak ve kışlakların kullanımlarının verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde düzenlenerek münferiden ya da müştereken yararlanmak üzere taşınmazın bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılmasıdır. Tahsis idari bir kararla yapılabileceği gibi yürürlükte olan Mera Kanununa göre Mera Komisyonu kararıyla da yapılabilir. Şayet mera, yaylak ve kışlak yetkili merciice bir veya birkaç köy ya da belediyeye tahsis edilmemişse yararlanma konusunda ortaya çıkan çekişmenin giderilmesi için yararlanma hakkının kimde olduğunun saptanmasında kadim kullanma şekline bakmak gerekir.
Yasa ve uygulamadaki kadim sözcüğünden ise, mera, yaylak veya kışlağın öncesi bilinmeyen bir zamandan beri bir veya birden çok köy veya belediye tarafından kullanılması anlaşılmalıdır. Somut olayda taraf köyler 84 ve 86 parsellerdeki yararlanma haklarının kendilerine ait olduğunu ileri sürdüklerinden taraf köylerin yapılmış tahsis bulunmadığından çekişme hükmüne uyulan Dairemiz bozma kararında vurgulandığı şekilde kadim kullanma hakkının yöntemince belirlenmesiyle giderilebilir. Ne var ki, mahkemece bu konuda yapılan inceleme ve araştırma yeterli değildir.
Bu gibi davalarda tarafların tanık deliline dayanmaları tanıklarını bildirmeleri ve bildirilen tanıkların kullanma biçimiyle ilgili dinlenmeleri olanaklı ise de; taraf köy tanıklarının davada yararları olacağından mahalli bilirkişi beyanları davayı daha ziyade aydınlatır. Açıkçası mahalli bilirkişinin seçimi önemlidir. Bu nedenle keşiften önce mahkemenin ileride yapılacak keşifte dinlemek üzere davada yararı bulunmayan taraf köyler dışında o yöreyi iyi bilen olabildiğince yaşlı kişiler zabıta marifetiyle belirlenmeli keşif yerinde gösterilen tanıklarla birlikte bu kişilerinde bilgilerine başvurulmalı gerekirse tanık ve bilirkişiler HUMK.nun 265.maddesi hükmünden yararlanılarak yüzleştirilmelidir. Mahkemece böyle bir yöntem izlenmemiş, keşif yerinde yaşlı denilemeyecek kişiler hazır bulundurulmuş, bu kişilerin beyanları yeterli kabul edilmiştir. Kaldı ki, keşif yerinde dinlenen mahalli bilirkişilerin sözleriyle aynı konuda Kadastro Mahkemesinin 1996/14 sayılı dosyasında dinlenenlerin beyanları yek değerine aykırı olduğu gibi mahalli bilirkişi olarak seçilenlerden …ın Kadastro Mahkemesindeki davada davalı tanığı olarak dinlenmiştir.
O halde mahkemece; davada yararı olmayan civar köylerden zabıta marifetiyle olabildiğince yaşlı bilirkişi isimleri tespit ettirilmeli bu kişilerinde taraf tanıklarının huzuruyla yerinde yeniden keşif yapılmalı, bilirkişi ve tanıklar HUMK.nun 259. maddesi gereğince yapılacak keşifte taşınmaz başında dinlenmeli beyanlar arasında aykırılık ortaya çıkarsa giderilmeye çalışılmalı böylelikle elde edilecek sonuca uygun bir hüküm kurulmalıdır. Davanın eksik inceleme ve araştırmayla yazılı olduğu şekilde hükme bağlanması doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.7.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.