Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2006/15371 E. 2007/2208 K. 06.03.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/15371
KARAR NO : 2007/2208
KARAR TARİHİ : 06.03.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.12.2004 gününde verilen dilekçe ile kişisel hakka dayalı tapu iptali tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 26.9.2006 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 6.3.2006 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av…. … … ve Karşı taraftan davalılar vekili Av…. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar, davalıların miras bırakanı ağabeyleri … ile 20 yıl birlikte çalıştıklarını ve ortak kazançları ile dava konusu18 parsel sayılı taşınmazı aldıklarını, üzerine bina yaptıklarını, ancak tapunun davalılar miras … adına olması nedeniyle, kendilerine tapuyu vermemek için ölmeden önce eşi davalı … …’a pay temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve adlarına 1/3 oranında tescil, olmadığı takdirde tazminata hükmedilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, taraflar arasında inanç sözleşmesinin bulunduğunun kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacılar temyiz etmişlerdir
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacıların aşağıdaki açıklanan neden dışındaki temyiz itirazlarının reddine,

2-Davacıların dava dilekçesindeki dayandığı vakıalara göre davanın hukuki nitelendirmesi yapıldığında (HUMK.m.76) uyuşmazlığın inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, kademeli olarak da tazminat isteğine ilişkin olduğu açıktır.
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanılma, yönetilme ve inanana iade şartlarını içeren borçlandırıcı bir işlemdir.
5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanılana bir hakkın kullanılmasında davranışlarını, inananın tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla; inanan inanılan namına yapılacak bir işlemden sonra, taşınmazın mülkiyetini ona (inanana) geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı taraf elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, makine ile yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış, parmak izli veya mühürlü senetler gibi.) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HUMK.nun 292.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delil ile ispat edilebilir.
Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HUMK.m.236) yemin (HUMK.m.344) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
Eldeki davada da davacıların dayandığı yazılı delil veya delil başlangıcının bulunmadığı açıktır. Ancak, davacılar davanın ispatı için yemin deliline de başvurmuşlardır. Bu durumda az yukarıda değinildiği gibi, inanç sözleşmesinin tarafı olduğu iddia edilen …’ın mirasçıları olan davalılara, taraflar arasındaki inanç ilişkisinin varlığı konusunda yemin teklif etme hakkının davacılara hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru değildir. Karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent gereğince hükmün BOZULMASINA, 500.00 YTL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 06.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.