YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/14225
KARAR NO : 2006/16450
KARAR TARİHİ : 29.12.2006
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalı aleyhine 27.04.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.07.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747 ( önceki Medeni Kanunu’nun 671.) maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir.Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantası sağlanır.Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, özellikle tarım alanların nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu miktarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek … bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın … bir değer tesbiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Medeni Kanunun 748/3. maddesi uyarınca Tapu Siciline kaydı da gereklidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacılar 27.04.2005 tarihli dilekçesiyle ayrı ayrı tapuda maliki bulundukları 67-72 ve 73 parsel sayılı taşınmazlar lehine davalı adına 4990 m2 tarla cinsi ile kayıtlı 71 prasel sayılı taşınmazdan ve harcını vererek davaya dahil ettikleri 69 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisini istemişlerdir.
Davalı vekili ve dahili davalı ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece keşfen yapılan inceleme sonucu davanın kabulüne 67, 72 ve 73 parsel sayılı taşınmazlar lehine 13.10.2005 tarihli keşif rapor ve krokisinde ek 2 nolu krokide gösterilen şekilde 3 metre genişliğinde 69 sayılı parselden 24 m2 lik, 71 numaralı parselden 488 m2. lik geçit hakkı tesisine depo edilen bedelin davalılara ödenmesine, yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline, 07.07.2006 tarihinde karar verilmiştir.
Davalı 71 sayılı parselin maliki … vekili kararı temyiz etmiştir.
Dava, Medeni Kanunun 747. maddesi gereğince geçit hakkı tesisi isteğine ilişkindir. Davacılar lehine geçit hakkı tesisini istedikleri üç ayrı taşınmazın bağımsız olarak ayrı ayrı malikleri olup, birbirleriyle bağlantısı yoktur. Bu nedenle davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından her bir davacı parsel lehine bağımsız geçit hakkı tesisi araştırılıp, tarafların yarar ve zarar dengesi, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine göre belirlenmeli, genel yola çıkmak için her bir davacı parselin bağımsız olarak ihtiyacını karşılaycak birden fazla şeçenek varsa, davacıya en yararlı ve en az masraflı olacak yerden değil, geçit hakkı vermekle yükümlü olan taşınmazlardan en az zarar görecek olanın veya olanların durumu dikkate alınarak yukarıdaki ilkelere uygun inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenle davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde bu durum gözönüne alınmadan eksik inceleme ve araştırma nedeniyle karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de, geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır ilkesi gözetilmeden yargılama giderlerinin davalılardan tahsili doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 29.12.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.