YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/12224
KARAR NO : 2006/13876
KARAR TARİHİ : 27.11.2006
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.09.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.06.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 26.11.1992 tarih ve 36651 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesine dayanarak 537 parsel numaralı taşınmazın 214 m2 lik bir bölümünü akit tarihinde parselin paydaşlarından olan …’dan satın aldığını, bu bölüm üzerinde yapılmakta olan binayı da tamamlayarak oturmakta bulunduğunu, satış vaadi sözleşmesi satıcısı …’ın parselde sahip bulunduğu 522/1838 payına mahsuben elinde tuttuğu bölümün diğer kısmını ise davalı …’e satılması sırasında o tarihte imar hududu dışında bulunan taşınmaz bakımından payların küçültülerek parçalanmasına hukuken olanak bulunmadığı nedeniyle …’in satıcı … payının tamamının …’e ancak …’ya sözleşme ile satışı vaat edilen bölümün imar yasası uygulaması ile ifrazen ya da paylı olarak geçirilmesinin uygun hale gelmesinde …’in kabul etmesi halinde verilebileceğinin duyurulması üzerine …’nin bu yolda gelişen ve açıklanan iradesiyle 537 parsel üzerindeki …’a ait payın tamamının temlikinin yapıldığını, uyuşmazlık konusu paya ait parselin imar hudutlarına alınması ve böylece imar uygulamasına tabi tutulması sonucu 34 ve 35 parsel olmak üzere iki ayrı parsele bölündüğünü ve bunlardan 35 parsel numarası olanın üzerinde davacıya ait bulunan binanın yer aldığını ve bu parselin imar uygulaması ile oluşan tapusuna göre 2377/2400 payının … adına, 23/2400 payının ise davacı adına kayıtlandığını bildirerek bu parselin önceden verilen söze göre … tarafından kendisine temlikinin yapılması gerektiğini ileri sürerek 35 parsel üzerinde davalı adına olan payın tamamının iptali ile kendi adına tescilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece davacı iddiasının muvazaaya dayalı olduğu ve tanık dinlenmesine olanak bulunmadığından sözedilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinde de özeti yapıldığı üzere davacı somut olayı ve talebini … ile yaptığı 22.11.1992 tarih 36651 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesine dayandırmıştır. Davada yer almayan önceki malik …’ın satış vaadine konu taşınmazı sonradan tapuda yapılan işlem ile … Çilingir’e devretmesi satış vaadi sözleşmesine dayanılarak temlik isteme hakkını ortadan kaldırmaz. Medeni Kanununun 1023. maddesi tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımını koruması ilkesi metninden de anlaşıldığı üzere bu kişinin iyiniyetli olması koşuluna bağlıdır. Dava doğrudan …’e yöneltildiğine göre, dava dilekçesinde …’dan … payı satın alan davalı …’nin iyiniyetli olmadığı iddiasıyla davanın açıldığını gösterir. Davalı … dayanılan satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığına göre somut olayı taraf muvazaası olarak yorumlamak hukuken mümkün değildir. Dayanılan satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapıldığına ve satışa konu edilen taşınmazın da belli olup bu konuda yanlar arasında bir uyuşmazlık çıkarılmadığına göre davalı …’nin kötü niyetli müktesip olduğunun kanıtlanması halinde davanın kabulünde hukuka aykırı düşen bir yön bulunmayacaktır. Davacı …’ün kendi akidi …’ın … ile yaptığı tapudaki satış aktine katılmadığı bilinen bir gerçektir. Önceki malik … ile davacı … arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinden haberli olduğunun kanıtlanması halinde artık …’nin, Medeni Kanununun 1023. maddesi koruması altında olduğunu kabul etmek mümkün bulunmayacaktır. Davacının sözü edilen temlikin iyi niyetle yapılmadığı iddiasının tanık ifadeleri ile kanıtlaması yasaya aykırı düşmez. Mahkemece davacının tanık dinletmesi konusunda davalı muvafakatının aranması ve bu yolda olumsuz tavır alan davalı beyanına değer verilerek davacının diğer delillerinin toplanmasına olanak sağlanmayarak davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.11.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.