YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2005/11466
KARAR NO : 2006/2358
KARAR TARİHİ : 03.03.2006
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 19.08.2004 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, tazminat isteminin reddine dair verilen 22.09.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, tazminat isteminin reddine, Medeni Kanunun 725.maddesi gereğince saptanan bedelin davalı tarafından davacıya ödenmesi halinde tecavüzlü kısmın mülkiyetinin davalıya devredilmesine karar vermiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, davacının diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- 11.07.2005 tarihli bozma kararımızda da belirtildiği üzere, davalının 21 parsel üzerinde bulunan evinin zeminde davacının 3 parsel sayılı taşınmazına 6,07 metrekare tecavüzlü olduğu kanıtlanmıştır. Bu nedenle elatmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak, HUMK.nun 388.ve 389.maddeleri gereğince hüküm kısmında talep sonuçlarından her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ile hakların birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak ve infaz edilebilir şekilde gösterilmesi gerekir. Aksi halde, taraflar arasındaki uyuşmazlık giderilmiş olmaz ve yeni bazı çekişmelerin doğmasına sebebiyet verilir.
Somut olayda; kararın hüküm kısmında ” Davacının men’i müdahale davasının kabulüne ” şeklinde verilen karar da taraflara ait taşınmazların parsel numaraları, elatmanın önlenmesine karar verilen kesim, bu karara dayanak olan rapor ve kroki’den sözedilmemiştir. Bu hali ile hükmün, yukarıda belirtilen yasa hükümlerine uygun biçimde oluşturulduğu söylenemez. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
3- Taraflara ait taşınmazlar çaplıdır. Dosyada ve tesbit dosyasında mevcut fenni bilirkişilerin rapor ve krokilerine göre davalının binası üzerine yapmakta olduğu çatı kısmı A harfi ile ve kırmızı boyalı olarak gösterilen kesimde davacı parseline 6,07 metrekare tecavüzlüdür. Medeni Kanunun 725.maddesine göre, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçasının yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olması, bu inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin iyiniyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu ya da 05.07.1944 tarihli 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileri de kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir. Bu ilkeler ışığında olaya bakıldığında; öncelikle davalının taşkın yapı kısmının mülkiyetinin kendisine verilmesine ilişkin istemi konusunda usulüne uygun açılmış bir davası bulunmamaktadır. Böyle bir istem bulunsa dahi az yukarıda belirtildiği üzere, taraflara ait taşınmazların kadastro görmüş çaplı taşınmazlar olması nedeniyle davalının iyiniyetinin varlığı kabul edilemeyeceği gibi, tecavüzlü kısmın çatı olması ve Medeni Kanunun 725.maddesinde sözü edilen esaslı ve temelli inşaat kapsamında bulunmaması nedeniylede kabulüne olanak yoktur. O halde, davalının isteminin reddi yerine, yazılı bazı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1.bentte yazılı nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. ve 3. bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 03.03.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.