Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2005/11060 E. 2006/1209 K. 13.02.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2005/11060
KARAR NO : 2006/1209
KARAR TARİHİ : 13.02.2006

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.7.1982 ve 16.7.1992 gününde verilen dilekçeler ile yaylaya müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine davaların birleştirilerek yapılan duruşma sonunda; ecrimisil talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına meni müdahale davasının reddine dair verilen 23.6.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı köy vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin dava değeri yönünden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava; yayla yerine elatmanın önlenmesi istemi ile açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı köy tüzel kişiliği temyiz etmiştir.
Genel bir ifade ile yayla yüksek yerlerde bulunan çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için kullanılan yerlerdir. 4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde vurgulandığı üzere yaylada kullanım bir veya bir kaç köye veya Belediye Tüzel Kişiliğine ya bağımsız ya da ortaklaşa kulanılmak üzere tahsisle veya bu sayılan kişiler tarafından geleneksel olarak yararlanılarak sürdürülebilir. Eldeki davada ne kadim kullanma biçimine ne de tahsise dayanılmamış, 2510 sayılı kanuna göre davacı köy adına oluşturulan 20.5.1937 tarih 575 sayılı 1000 dekar yüzölçümündeki tapunun dava konusu taşınmaz bölümünü kapsadığı iddia edilmiştir. Uyuşmazlık konusu yer bilirkişiler tarafından düzenlenen 22.12.2003 günlü rapor ve krokide … ile boyanmış 1-2-3-4 ve 5 rakamları ile gösterilmiştir. Mahkemece verilen talimat üzerine bilirkişi kuzeydeki Rus hududu sınırını sabit kabul ederek 14.2.2005 günlü haritada 1000 dekarlık kısmı kırmızı ile boyamış, bu şekilde kırmızı ile boyanan Tapu miktarının … ile boyanan çekişmeli yerleri kapsamadığından bahisle dava red edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı kuşkusuzdur. Bu davada davacı köy adına olan tapu kaydına dayanıldığından kayıt kapsamının tayini ve bunun yönteminin ne olacağı
2005/11060-2006/1209 -2-
önem kazanmaktadır. Gerçekten, 2510 sayılı İskan Kanununa dayanılarak, davacı köy adına tesis olunan 1000 dekar yüzölçümündeki tapu şarkta Heva Deresi, Garpta, Arap mezarlığı, Şimalde, Rus Hududu ve Cenupta, Vaşlop Yaylası ve Göller Üstü ve Top yolu ile çevrilidir. Mahkemece taşınmazın haritası olup olmadığı yönü üzerinde durulmamış, bu husus araştırılmamıştır. Öyle ise öncelikle tapu tesisine dayanak olan 2510 sayılı kanunun 30. maddesine göre davacı köye yayla yeri olarak bırakılan tapunun dağıtım cetvelleri ve haritaları olup olmadığı merciilerinden sorulup berilenmeli, varsa bunlar getirtilmelidir.
Bundan sonra yerinde yeniden keşif yapılmalı, kayıt ve belgelerin kapsamının tayini ile ilgili 3402 sayılı Kadastro Kanununun genel hüküm niteliğindeki 20. madde hükmü gözetilerek tapu kapsamı belirlenmelidir. Anılan bu hüküm uyarınca kayıt ve belgelerin harita, plan ve krokiye dayanması durumunda bunların yerine uygulanması olanaklı ise harita plan ve krokideki sınırları itibar edilmesi gerekir. Harita, plan veya krokiye dayanmayan bir kayıt söz konusu ise ve belgelerde belirtilen sınırlar yerinde uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer kayıt maliki tarafından kullanılıyorsa kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlara göre kapsamı saptanmalıdır. Şayet haritaya dayanmayan kaydın sınırları değişebilir ve genişletmeye elverişli nitelikte ise kayıt miktarına bakılarak kapsamı tayin edilmelidir. Ne var ki; burada 3402 sayılı Kadastro Kanunun 20/C maddesi hükmünün de gözetilmesi zorunludur. Mahkemece tüm bu yönler ayrıntılı biçimde değerlendirilmemiş kayıt kapsamının nasıl belirleneceğine ilşkin 3402 sayılı Kanunun 20. madde hükmü ile getirilen ilkelere uyulmamıştır. Kaydın kuzeyindeki Rus Hududu sınırı sadece krokide işaretlendiği üzere o yerde değil daha batıya devam ederek de sabit bir sınırdır. Bu sınırın kayıt miktarını belirlemede sabit nokta kabul edilmesi her zaman hatalı sonuç meydana getirebilir. Bu şekildeki bir kabul ile dava konusu tapunun kuzey hududu dışındaki Doğu, Batı ve Güney hudutları ile irtibatının kesilmesi doğru olmaz. Yöntemine uygun düşmeyen uygulamalarla ve bir mahkeme kararında hiçbir zaman yer almaması gereken “….davacı köyün muhtar ve ihtiyar heyetinin kendilerine ait tapu kaydının bir hududunun Arap Mezarı ve Top yolu olduğunu fark edip ya tutarsa diye dava açmalarından ibaretttir….” gibi gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 13.2.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.