Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2005/10303 E. 2006/87 K. 23.01.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2005/10303
KARAR NO : 2006/87
KARAR TARİHİ : 23.01.2006

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.11.2003 gününde verilen dilekçe ile meni müdahale tazminat, inanç sözleşmesine bağlı zilyetliğin teslimi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; kısmen kabulüne dair verilen 16.6.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; inanç sözlemesine dayalı elatmanın önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece mülkiyete yönelik istemlerin reddine, manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş, hükmü taraflar temyiz etmiştir.
5.2.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi inanç sözleşmesi, inanaç gösterilene bir hakkın kullanılmasında davranışlarını inanç gösterenin tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla inanç gösterilen kişi, inanç gösteren namına yapılacak bir işlemden sonra taşınmaz mülkiyetini ona yani inanç gösterene geçirme yükümlülüğü altına girer, aksi halde bu hakka dayanılarak dava yoluna başvurabilir.
Yukarıda sözü edilen içtihadı birleştirme kararında ortaya konduğu gibi inanç sözleşmelerinin ispatı ancak yazılı delille yapılabilir. Bu yazılı delil tarafların imzalarını taşıyan yazılı bir belge olmalıdır. Aski halde taraflar ana-oğulda olsalar mülkiyet konusunda tanık delililine dayanmaz. Bu anlatımların doğal sonucu olarak davacı iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığından mahkemenin mülkiyet iddiasına dayalı davacı istemini reddetmiş olmasında yasaya aykırılık yoktur.
Somut olayda, davacı ikinci kademede tazminat isteminde de bulunmuştur. Gerçekten, HUMK.nun 293 maddesi hükmünce bu iddianın ana-oğul olan taraflar arasında tanıkla ispat olanağı vardır. Davacının katkı payı belirlenerek bu istem hüküm altına alındığından davalının bu hususu amaçlayan temyiz itirazları ile yapılan yargılamaya toplanan delillere dosya içeriğine göre davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; mahkemece davacının manevi tazminat istemi kısmen hüküm altına alınmıştır. Türk Medeni Kanununun 25 ve Borçlar Kanunun 49. maddeleri hükmünce, manevi tazminat kişilik haklarının hukuka aykırı bir şekilde saldırıya uğraması halinde hüküm altına alınabilecek genellikle bir miktar paradır. Somut olayda olduğu gibi sözleme ilişkisinin az veya çok ihlali halinde istenebilecek olan tazminat ise ancak borcun ihlalinden dolayı uğranılan maddi değer kaybıdır. Mahkemece bu olgu gözden kaçırılarak manevi tazminat takdiri doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.1.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.