Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2005/10175 E. 2006/297 K. 26.01.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2005/10175
KARAR NO : 2006/297
KARAR TARİHİ : 26.01.2006

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.11.2002 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.11.2004 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan … (…) vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747 ( önceki Medeni Kanunu’nun 671.) maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir.Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantası sağlanır.Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nisbi geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.Geçit ihtiyacı olan kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmelidir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozulmamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, özellikle tarım alanların nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu miktarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tesbiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Medeni Kanunun 748/3. maddesi uyarınca Tapu Siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince; 662 parsel numaralı taşınmaz maliki olan davacı, bu taşınmazının genel yola çıkışının bulunmadığını bildirerek bitişik taşınmazlardan uygun görülecek olanın üzerinden geçite karar verilmesini istemiştir. 1. seçenek olarak incelenen güzergah 659 parsel üzerindedir. Bu taşınmaz … … adına kayıtlı olup, dosyaya konulan veraset belgesine göre … mirasçılarından … ile … davada yer almamışlardır. Davalı olarak bunlara husumetin tevcih edilmemiş olması yasaya aykırıdır. Üzerinden geçit tesisine karar verilen taşınmazlardan 660 parsel numaralı olanının ise mahkeme hükmü ile ikiye ifraz edilerek 972 ve 973 parsel numaraları aldığı, bunlardan ilkinin Şerif …, sonrakinin ise orman cinsiyle Hazine adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. İfraza ilişkin harita tapu sicilinden getirtilmediğinden 3 seçenek olarak öngörülen geçit yeri zeminine bu parsellerden hangisinin isabet ettiği anlaşılamamaktadır.
660 parsel numaralı taşınmaz, kuzey-güney istikametine ifrazlı ise 973 parsel olarak belirlenen yerin de geçit bölümüne konu teşkil edeceği aşikardır. Böylesi bir durumun varlığında ormandan geçitin kurulamaaycağı düşünülerek 3 numaralı seçeneğin geçit yeri olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını kabul etmek gerekecektir. Açıklanan nedenle tapu sicilinden 660 parselin ifrazına ait kroki istenmeli, yukarıda açıklanan yönler üzerinde durulmalı ve bilirkişiye denetime elverişli rapor düzenlettikten sonra hüküm kurulmalıdır.
Bundan ayrı; değer tespiti yönünden inşaat mühendisi olan bilirkişiden rapor alınmıştır. Geçit yeri için uygun görülecek olan taşınmazların ziraat arazisi olarak kullanıldığı anlaşıldığına göre bu taşınmazların değerleri hakkında ya mahalli bilirkişiden ya da ziraat bilirkişisinden görüş ve rapor alınarak davalılara verilmesi gereken bedeller için bu raporların esas alınması gerekir. Mahkemenin bu konuda izlediği yöntem de açıklanan nedenle kararlılık kazanan Yargıtay uygulamalarına uygun değildir. Kabule göre de geçit davalarında harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken bunların hükümle davalılara yükletilmesi ve ayrıca aynı nedenle davacı yararına ücreti vekalet takdir edilmemesi gerekirken davalıların ücreti vekalet ile de yükümlendirilmeleri yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.1.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.