Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2021/2 E. 2021/2153 K. 17.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/2
KARAR NO : 2021/2153
KARAR TARİHİ : 17.03.2021

Sanık … hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından yapılan yargılama sonucunda beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkumiyetine dair Bursa 3.Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 23.01.2014 gün ve 2012/200 Esas, 2014/27 Karar sayılı hükümlerin O Yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 04.11.2020 gün ve 2016/8956 Esas, 2020/4700 Karar sayılı sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün onanması, beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün bozulması yönündeki kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.12.2020 günlü, KD-2014/152029 sayılı itiraznamesiyle 5237 sayılı CMK’nın 308. maddesi gereğince itiraz edilmesi üzerine dosya Daireye gönderilmekle evrak incelendi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden, İTİRAZIN KABULÜNE, Dairemizin 04.11.2020 gün ve 2016/8956 Esas, 2020/4700 sayılı kararının 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesine eklenen iki ve üçüncü fıkraları gereğince KALDIRILMASINA karar verildikten sonra gereği görüşüldü:
Mağdurenin duruşmada soruşturma beyanından farklı anlatımlarda bulunması, öz amcası olan sanığın yaklaşık sekiz yıldır kendisini muhtelif yerlere götürerek cinsel istismarda bulunduğu iddia etmesine rağmen bu süreçte ailecek ve tek olarak sanıkla görüşmeye devam edip istismar iddiasından kimseye bahsetmemesi, hatta şikayet tarihinden önce sanıktan okuluna gelerek yaşadığı disiplin süreci nedeniyle babası yerine öğretmeni ile görüşmesini istemesi, dosya kapsamındaki mevcut adli raporlar ile sanığın cinsel organında ve sağ böbrek lojunda bulunan ilk bakışta dikkat çektiği belirtilen yara nedbesinin, iddia ettiği olaylar doğrultusunda mağdure tarafından görülmemesinin mümkün olmaması karşısında celsede kendisine sorulduğunda sanığın cinsel bölgelerinde hatırladığı bir özellik olmadığını beyan etmesi, yapılan bilirkişi incelemesinde mağdurenin sanığın kendisine attığını iddia ettiği cinsel icerikli mesaj ve fotoğraf kayıtlara rastlanmaması, aleyhe dinlenen tanık beyanlarının da olaya ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin olmamasına karşın aşamalardaki istikrarlı sanık savunması ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanığa isnat olunan suçların işlendiğine dair cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek atılı suçlardan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.03.2021 tarihinde üyeler … ile …’in karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy) (Karşı Oy)

KARŞI OY

Sanık hakkında çocuğun ruh sağlığını bozacak şekilde cinsel istismar ve hürriyetten yoksun bırakma suçlarından açılan kamu davasının yargılaması neticesinde Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesince sanığın atılı suçları işlediği sabit kabul edilerek her iki suçtan mahkumiyetine dair hükmü sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki görüş gibi onanmasına karar verilmiştir.
Dairemizin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın her iki suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi görüşüyle itiraz edilmiştir.
Dairemizce itiraz üzerine sanığın atılı suçlardan beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle itirazın kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Sayın daire çoğunluğu ile ihtilafa düştüğümüz husus, atılı suçların sübut bulup bulmadığı konusundadır.
Mağdurenin sanık tarafından gerçekleştirilen eylemleri amcası olması nedeniyle ailesine anlatamayıp, öğrencisi olduğu okulda görev yapan ve tanık sıfatıyla dinlenen müdür yardımcısı ile rehber öğretmene anlatması sonrası adli makamlara ihbarda bulunulması şeklinde gerçekleşen intikalin doğal olması, soruşturmanın başından itibaren verdiği beyanlarının ana hatlarıyla istikrarlı olması, sanığın aşamalarda ağabeyinin kızı olan mağdure ile ailesinin kendisini sevmedikleri için iftira attıklarını savunmasına rağmen olay ortaya çıkıncaya kadar mağdurenin evine gelip gitmesi, onu gezmeye götürmesi, hatta ağabeyinin sinirli olması sebebiyle mağdure ile annesinin yardım istemeleri üzerine bazı olayları örtbas ettiğini beyan etmesi karşısında, mevcut husumet iddiasının dayanaksız olduğunun anlaşılması, dosyada mevcut raporda olay nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun belirtilip, bu haliyle söz konusu raporun sanığın eylemlerine maruz kaldığının bilimsel delili olması, yine dosyada yer alıp, sanık tarafından atıldığı sabit olan mesajların ne maksatla gönderildiği hususunun sanık tarafından mantıklı bir şekilde açıklanamaması, mağdurenin arkadaşı olan tanıkların intikalden önce mağdurenin ağlayarak olayları kendilerine anlattığını beyan etmeleri ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçları işlediği sabit olduğundan ilk derece mahkemesinin oluş ve dosya kapsamına uygun kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün onanması ve diğer atılı suçtan kurulan hükmün ise lehe kanun değerlendirmesi yapılması için bozulması yerine sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği yönünde oluşan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.