Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2018/9237 E. 2019/409 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/9237
KARAR NO : 2019/409
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇA SÜRÜKLENEN
ÇOCUK : …
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkumiyet

İlk derece mahkemesince verilen hüküm suça sürüklenen çocuk müdafii ile müşteki Mevlüt tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi.
5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olması ve suçtan zarar gören müşteki baba …’ ün hükümden sonra yapılan gerekçeli karar tebliği üzerine sunduğu temyiz dilekçesiyle hükmü temyiz ederek açıkça katılma iradesini ortaya koyması karşısında, 6284 sayılı Kanunun 20/2. maddesi de gözetilerek CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca …’ün katılan sıfatıyla davaya katılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Dosyanın incelenmesinde, suça sürüklene çocuk hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan açılan dava sonucunda Niğde Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/19 Esas sayılı dosyasında mahkumiyet kararı verildiği ve hükmün temyiz incelemesi sonucunda verilen Dairemizin 09.10.2013 gün ve 2011/21669 Esas 2013/10356 Karar sayılı kararında suça sürüklenen çocuk hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmasının mümkün olduğunun belirtilmesinin ardından mahkemece yapılan suç duyurusu üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmakla birlikte dosya içerisinde soruşturma evresine ilişkin belgelerin tamamı yer almadığı gibi anılan mahkeme dosyasının da bulunmadığı görüldüğünden, Niğde Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/19 Esas sayılı dava dosyasının aslı yada onaylı suretinin temin edilmesinden sonra, karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Suça sürüklenen çocuk hakkında uzman psikiyatrisinin düzenlediği raporun cinsel istismar suçuna yönelik olduğu, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin söz konusu raporun düzenlenmediği anlaşıldığından, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesine göre suça sürüklenen çocuğun işlediği suçla ilgili olarak fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığını takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 62 ilâ 73. maddeleri arasında düzenlenen bilirkişi incelemesine ilişkin hükümlere ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20, 21. maddelerine göre hakimin gerekirse bu konuda tam kanaat sahibi olabilmesi için sosyal inceleme raporu ile birlikte adli tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunlu hallerde uzman hekimden görüş de alabileceği, bu kapsamda Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.04.2017 gün ve 2014/13-518 Esas,
2017/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere suç tarihinde on iki-on beş yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk ile ilgili olarak sosyal hizmet uzmanınca hazırlanan sosyal inceleme raporunun, psikiyatrik açıdan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediği hususunda tek başına değerlendirme yapmaya yeterli olmadığı gibi bu konunun hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile de çözümlenemeyeceği göz önüne alınarak, mahkemece bu konuda adli tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk bulunması halinde uzman hekimden görüş alındıktan sonra sosyal inceleme raporuyla birlikte yapılacak değerlendirme neticesinde suça sürüklenen çocuğun kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden cezai sorumluluğunun tesbiti gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ile suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.