Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2018/8887 E. 2019/9304 K. 24.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8887
KARAR NO : 2019/9304
KARAR TARİHİ : 24.04.2019

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, şantaj, müstehcenlik
HÜKÜM : Sanık …’ın atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve
kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkumiyetine, şantaj suçundan beraatine, sanık …’ın atılı müstehcenlik suçundan mahkumiyetine, çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından beraatine dair Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 18.01.2018 gün ve 2017/30 Esas, 2018/7 Karar sayılı hükümlerine yönelik istinaf
başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler sanık … müdafisi, katılan mağdur vekili ile katılan …, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve müstehcenlik, sanık … hakkında Şantaj suçlarından verilen hükümlere yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin temyiz istemlerinin reddine dair verilen Ek kararın temyiz incelenmesinde;
Gerekçesi gösterilmek suretiyle temyiz isteminin reddine dair verilen Ek Karar usul ve kanuna uygun olduğundan, katılan mağdur vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Ek kararın ONANMASINA,
Sanık … hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nın 288 ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp aynı Kanunun 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile katılan mağdur vekilinin ve katılan Bakanlık vekilinin temyiz dilekçelerinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükme yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmediğinden, katılan mağdur vekili ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 302/1. madde ve fıkrası gereğince esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık … hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nın 288 ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp aynı Kanunun 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile sanık müdafisinin, katılan mağdur vekilinin ve katılan Bakanlık vekilinin temyiz dilekçelerinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükme yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmediğinden, sanık müdafisinin, katılan mağdur vekili ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 302/1. madde ve fıkrası gereğince esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, ilk derece mahkemesinin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdiri ile anılan hükme ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin kararı nazara alındığında yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılamada; olayın intikal şekli, suçun işlendiği zaman dilimi, ses kaydı çözümü içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, üzerine atılı suçları, cebir veya tehditle gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 109/1. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden söz konusu eylemin cebir veya tehdit ile gerçekleştiğine ilişkin delillerin dosya içeriğiyle de çeliştiği nazara alınıp, ilk derece mahkemesince 5271 sayılı CMK’nın 230/1-b. maddesine uygun düşmeyen gerekçeyle kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine yazılı şekilde esastan reddine karar verilmesi suretiyle aynı Kanunun 289/1-g. maddesine muhalefet edilmesi,
T.C. Anayasasının 41. maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu, aile ve çocukların korunması hakkının Anayasa ile güvence altına alındığı, 6284 sayılı Kanunun 20/2. maddesi gereğince Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği, ancak Bakanlığın davaya katılmasının doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup Bakanlığa yüklenen bir kamu görevi olduğu, CMK’nın 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan doğrudan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı, ayrıca sanığın mahkumiyeti halinde suçtan doğrudan zarar gören sıfatıyla davaya katılan kişiler lehine sanığın vekalet ücretine mahkum edildiği de dikkate alındığında, sanığın ikinci bir vekalet ücretine mahkum edilmesi suretiyle maddi zarara uğratılmasının da hakkaniyete uygun olmayacağı gözetilmeden katılan Bakanlık vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafisi, katılan mağdur vekili ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 22.04.2018 gün ve 2018/998 Esas, 2018/1132 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince
BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmesine, 24.04.2019 tarihinde sanık … hakkında atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan üye …’un karşı oyu ve oy çokluğu ile, atılı diğer suçlardan oy birliğiyle karar verildi.

KARŞI OY

Sanık … hakkında TCK’nın 103/2, 43/1. fıkralarından verilen 20 yıl hapis cezasına mahkumiyet hükmünde, sanığın 21.08.2000 doğumlu mağdurla rızasıyla birden fazla cinsel ilişki kurduğu, ancak mağdurun bu cinsel ilişkilerin zamanı bakımından 2015 yılı yaz aylarını ifade ettiği ve cinsel ilişkilerin kesin tarihinin belli olmadığı, oysa bu tür ağır bir ceza verilen olayın gerçekleştiği tarihin hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde objektif ölçülerde tespitinin gerektiği, 19.08.2016 günü saat 10:45 sıralarında mağdurun kolluğa müracaat ederek olayı intikal ettirdiği, mağdur anlatımına göre olayın başlangıcından itibaren uzun zaman geçmesine rağmen geç intikalin makbul bir sebebinin olmadığı, akut veya kronik livata bulgusunun mağdurda çıkmadığı, alkol ve uyuşturucu karşılığında rızalı cinsel ilişkilerin iz bırakmadan gerçekleştiğinin anlaşıldığı, mağdurun doğum tarihine göre suç tarihi belirlenerek suçun işlenmeye başladığı tarihteki yaşı tespit edilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini yerine mahkumiyet hükmünün onaması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.