Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2018/6814 E. 2019/207 K. 10.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6814
KARAR NO : 2019/207
KARAR TARİHİ : 10.01.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkumiyet

İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen kısmen re’sen de temyize tabi hükümler katılan Bakanlık vekili, sanık …, sanıklar müdafileri, sanık …’ın babası tarafından temyiz edilmesi ve sanıklar müdafiince incelemenin duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, belirlenen tarihte gerçekleştirilen duruşmaya sanıklar müdafiin katılmadığı anlaşıldığından, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık …’ın yasal temsilcisi sıfatı bulunmayan babası in temyiz hakkının bulunmadığı anlaşıldığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
Sanıklar haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Delillerle iddia ve savunma; yapılan duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan, katılan Bakanlık vekili sanık … ile sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar haklarında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde ise ;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine
Ancak;
TCK.nın 103/3. maddesine göre arttırım yapılabilmesi için her bir sanığın eyleme TCK’nın 37. maddesi anlamında suçu doğrudan birlikte işleyen sıfatıyla katılmaları gerektiği, sanıkların aralarında iştirak iradesi bulunmaksızın değişik zamanlarda cinsel ilişkiye girdiklerinin dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, her bir sanığın diğerinden bağımsız şekilde gerçekleştirdiği eylemlerde TCK’nın 37. maddesinde belirtilen fiili birlikte işleme durumu söz konusu olmadığından, sanıklar haklarında TCK’nın 103/2. maddesi gereğince belirlenen cezanın koşulları oluşmadığı halde eylemi birden fazla kişinin birlikte işlediği kabul edilerek aynı Kanunun 103/3. maddesiyle artırılması suretiyle fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, katılan Bakanlık vekili, sanık … ile sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, re’sen de temyize tabi hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.01.2019 tarihinde, üyeler … ve …’in sanık … hakkında atılı suçlardan beraat kararı verilmesi yönündeki karşı oyları ve oy çokluğu ile sanık … hakkındaki hükümler yönünden oy birliğiyle karar verildi.

(Karşı Oy) (Karşı Oy)

KARŞI OY

Sanık … hakkında İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılmasına karar verilmiştir. Daire çoğunluğu ile ihtilafımız sanığın üzerine atılı suçların sübut bulup, bulmadığı hususundadır.
Mağdure … soruşturma ve kovuşturma aşamasında verdiği ifadelerde diğer sanık Ramazanı sevdiği için evden kaçarak sanıkların yaşadığı eve gittiğini, evde zorla tutulduğunu ve önce Ramazan sonra da Şakir tarafından istismarda bulunulduğunu beyan etmesine rağmen 14.10.2010 tarihli kovuşturma ifadesinde daha önce vermiş olduğu tüm beyanların gerçeğe aykırı olduğunu ailesinden korktuğu için hem Ramazan, hem Şakir’in kendisiyle zorla cinsel ilişki yaşadığını söylediğini oysa olayın gerçekte böyle olmadığını, Ramazan’la rızaen ilişkiye girdiğini fakat Şakir’le hiç bir zaman ilişkiye girmediğini beyan etmiştir. Şakir’in mağdure ile ilişkiye girdiği hususunda mağdurenin çelişen beyanları dışında hiçbir delil bulunmamaktadır. Yargılama sırasında mağdure, sanık … ile birlikte olmadığını beyan etmiştir. Eğer sanıkları koruma için bu beyanda bulunsa idi her iki sanıkla ilişki yaşamadığını beyan etmesi gerekirdi, oysa Ramazan’la ilişkiye girdiğini samimi olarak beyan etmesine rağmen Şakir’le ilişki yaşamadığını beyan etmesi karşısında sanığın atılı suçları işlediğine dair şüphe kalmamıştır. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın her iki suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.