Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2017/659 E. 2017/2257 K. 26.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/659
KARAR NO : 2017/2257
KARAR TARİHİ : 26.04.2017

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, özel hayatın gizliliğini ihlal
HÜKÜM : Nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından mahkûmiyet

İlk derece mahkemesince verilen hükümlerin sanık ve müdafileri, katılan vekili ile O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi ve sanık müdafilerince incelemenin duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, 19.04.2017 Çarşamba saat 09:30’a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafilerine çağrı kâğıdı gönderilmişti.
Belli günde Hakimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından… olduğu halde oturum açıldı.
Yapılan tebligat üzerine dosyadaki vekaletnamelere dayanarak sanık … adına gelen Av. … ile Av…. huzura alınarak duruşmaya başlandı.
Duruşma isteğinin süresinde ve yerinde olduğu anlaşıldıktan sonra uygun görülen talep ve mütalaa dairesinde sanık … hakkında DURUŞMALI inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek tefhim olunduktan sonra işin açıklanmasına dair raportör üye tarafından düzenlenen rapor okundu.
Raportör üye rapora ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirdi.
Sanık müdafileri temyiz layihalarını açıklayarak savunmalarda bulunup müvekkili hakkındaki hükmün BOZULMASINI istediler.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tebliğname içeriğini tekrar etti.
Son sözleri sorulan sanık müdafileri savunmalarına ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirmekle dosya incelenerek karar verilip tefhim olunmak üzere duruşmanın 03.05.2017 Çarşamba günü saat 09:30’a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi.
Belli günde oturum açıldı. Dava evrakı incelenerek gereği görüşülmüş olduğundan aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141, 5271 sayılı CMK’nın 34/1, 230, 289/9 ve 1412 sayılı CMUK’nın 308/7. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması, Yargıtayın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınıp reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilleri ile bunların nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği ve hükmün CMK’nın 230. maddesine uygun şekilde gerekçe içermemesinin CMUK’nın 308/7. maddesinde kesin hukuka aykırılık hali olarak düzenlendiği gözetilmeden kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan gerekçesiz hüküm kurulması,
TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun aynı Kanunun 139. maddesine göre soruşturma ve kovuşturmasının şikayete bağlı olduğu, oluş ve kabule göre de, mağdurenin çıplak fotoğraflarının sanık tarafından 2011 yılı içerisinde çekilip şikayetin ise TCK’nın 73. maddesinde belirtilen 6 aylık süreden sonra 14.05.2013 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından, atılı suçtan açılan kamu davasının şikayetin kanuni süresinden sonra yapılması nedeniyle düşmesine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
Nitelikli cinsel saldırı suçundan yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdure hakkında Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen 30.05.2014 tarihli raporda, mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan (Kronik Depresyon) denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, ancak ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan bu psikiyatrik bozukluğun iddia edildiği gibi cinsel saldırıya bağlı olarak gelişebileceği gibi, cinsel saldırı olmaksızın başka nedenlere bağlı olarak gelişen psikososyal stres ve çatışmalar sonucu da ortaya çıkabileceği, bunlar arasında ayırım yapılamadığı, mahkemece cinsel saldırının gerçekleştiğinin sübutu ve tespiti halinde, ruh sağlığındaki mevcut bozulmanın cinsel saldırıya bağlı geliştiğinin kabulünün uygun olacağının belirtildiği gözetilmeden, sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 102/5. maddesi uygulanmayarak eksik ceza tayini,
Hükümden sonra 24.11.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafileri, katılan vekilinin ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları ile sanık müdafilerinin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunmaları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.04.2017 tarihinde üye …’in karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

26.04.2017 tarihinde verilen işbu karar 03.05.2017 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından … … … hazır olduğu halde sanık müdafilerinin gıyaplarında tefhim olundu.

KARŞI OY

Olayın intikali şekli, mağdure ile rızası dahilinde cinsel ilişkiye girdiğine ve mağdurenin eşinin olayı öğrenmesinden sonra mağdurenin şikayetçi olduğu yönündeki savunması, dosyaya yansıyan mesaj kayıtları, mağdure beyanlarının hayatın olağan akışına uygun olmaması, mağdurenin 04.03.2013 tarihinde “”Ben istemiyorum demiyorum canım lütfen biraz anla, canım çok sıkkın, başım çatlıyor, ilaç içemiyorum ama seni çok seviyorum, sadece beni anla öptüm”” şeklinde sanığa gönderdiği mesajı ve ayrıca sanığın mağdureye gönderdiği şantaj içerikli mesajların en son gerçekleşen cinsel ilişkiden sonraki döneme ait olması, mahkemenin de ilk eylemin mağdurenin rızası dahilinde olduğu yönündeki kabulü, mağdurenin rızasının sona erdiği tarihin varsayımsal olarak kabul edilmesi gibi hususlar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın mağdureye tehdit veya şantaj kullanarak cinsel saldırıda bulunduğuna, mağdureyi hürriyetinden yoksun kıldığına dair her türlü şüpheden uzak kesin inandırıcı delil bulunmadığından nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerin belirtilen gerekçelerle bozulması gerektiğinden kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün gerekçesizlik ve nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hükmün eksik ceza tayini nedeniyle bozulmasına dair çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.