Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2017/5835 E. 2018/441 K. 22.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/5835
KARAR NO : 2018/441
KARAR TARİHİ : 22.01.2018

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
( Asliye Ceza Mahkemesi)
SUÇ : Cinsel taciz, hakaret, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Tehdit suçundan beraat, diğer atılı suçlardan mahkumiyet; sanığın cinsel taciz, hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin reddi

İlk derece mahkemesince verilen hükümler ile temyiz isteminin reddine dair Ek karar temyiz edilmekle dosya incelendi.
Katılanın, kendisine 28.12.2012 tarihinde tebliğ edilen hükümleri hakim havalesine göre 04.01.2013 tarihinde süresi içerisinde temyiz ettiği anlaşılmakla, vaki temyiz isteminin süre yönünden reddini isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemekle birlikte 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 2. madde ile hapis cezasından çevrilenler hariç sonuç olarak hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3.000 TL dahil) adli para cezaları kesin nitelikte olup, sanık hakkında hakaret ve cinsel taciz suçlarından doğrudan verilen para cezalarının miktarları itibariyle kesin olmasından dolayı temyizi mümkün bulunmadığından, katılanın anılan hükümlere yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca Reddiyle, incelemenin sanığın temyiz istemi ile katılanın tehdit ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiziyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanığın, cinsel taciz ve hakaret suçlarına ilişkin temyiz isteminin reddine dair verilen Ek kararın incelenmesinde;
Gerekçesi gösterilmek suretiyle temyiz isteminin reddine dair verilen Ek karar usul ve kanuna uygun olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Ek kararın ONANMASINA,
Sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma, tehdit suçlarından kurulan hükümler ile kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu yönünden sanığın temyiz isteminin reddine dair Ek kararın tetkikinde;
5237 sayılı TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun cezai yaptırım olarak 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasını içermesine karşın mahkemece doğrudan para cezasına hükmedilmesi karşısında hukuka aykırı bu uygulamanın hükme kesinlik niteliği kazandırmayacağı gözetilip bu hüküm yönünden verilen temyiz isteminin reddine dair Ek karar kaldırıldıktan sonra gerçekleştirilen incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdure beyanları, sanık tarafından mağdureye gönderilen mektup, elektronik ortamdaki yazışmalar ve tüm dosya içeriğinden sanığın, işyerine gelerek mağdureyi rezil etmekle tehdit ettiği anlaşıldığından tehdit suçunun subut bulduğu gözetilerek bu suçtan ve yine kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu yönünden, hükümlerden sonra Şarköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/168 Esas, 2014/352 sayılı Kararı ile akli dengesi yerinde olmadığından bahisle sanığın kısıtlanmasına karar verilmesi karşısında, her iki suç yönünden sanığın suç tarihinde 5237 sayılı TCK’nın 32. maddesi kapsamında “İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağı veya fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığı” hususunda rapor alınarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Uygulamaya göre de;
TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun cezai yaptırım olarak 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasını içermesine karşın doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ile katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.