Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2016/9995 E. 2016/8653 K. 20.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/9995
KARAR NO : 2016/8653
KARAR TARİHİ : 20.12.2016

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit, tefecilik, hakaret (sanıklar), kasten yaralama (sanık …)
HÜKÜM : Sanık …’un atılı suçlardan mahkûmiyeti ile sanık …’un beraatine

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi.
Katılan Hazine vekilinin, sanık … hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına katılma hakkı bulunduğu halde tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, hakaret suçlarından açılan kamu davalarına katılma ve kurulan hükümleri temyize hakkı bulunmadığından, sanık … hakkında tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, hakaret suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca Reddiyle, incelemenin sanık … hakkında tefecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan Hazine vekili ile sanık … hakkında atılı suçlardan kurulan mahkûmiyet hükümlerine ilişkin müdafiin temyizleriyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık … hakkında tefecilik suçundan verilen beraat hükmünün incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan, katılan Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükün ONANMASINA,
Sanık … hakkında tefecilik, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve hakaret suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanık hakkında kasıtlı suçlardan dolayı hükmedilen hapis cezası mahkûmiyetlerinin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK’nın 53/3. maddesine göre, 53/1-c madde ve bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velâyet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun koşullu salıverilmeye kadar uygulanacağı, altsoyu haricindekiler yönünden ise bu hak yoksunluğunun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Hükümlerden sonra 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık … müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümlerde yer alan TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümlerin çıkartılarak yerlerine “Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı da nazara alınmak kaydıyla sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Sanık … hakkında kasten yaralama ve tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin temyiz incelemesine gelince;
Sanığın, işyerinin kapısını kilitleyerek içeride tuttuğu mağduru basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek şekilde bıçakla yaraladığı sabit ise de, bu eylemin 5237 sayılı TCK’nın 109/2. maddesinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cebir unsuru içinde kaldığı gözetilmeden ayrıca kasten yaralama suçundan da mahkûmiyet hükmü kurulması,
Sanığın, işyerinin kapısını kilitleyerek alıkoyduğu mağduru bıçakla tehdit etmesi şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 109/2. maddesinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun tehdit unsuru kapsamında kaldığı ve bu olay sonrasında değişik tarihlerde işlediği tehdit suçlarının silahla işlendiği hususunda da bir iddianın bulunmadığı gibi buna dair delile de ulaşılmaması karşısında, mevcut haliyle sanığın eyleminin yalnızca TCK’nın 106/1-1, 43. maddelerinde düzenlenen zincirleme şekilde tehdit suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınarak hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253/1-b-3. maddesi uyarınca 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaşma kapsamında kaldığı ve uzlaşmanın da bir kovuşturma şartı olduğu gözetilerek öncelikle uzlaştırma işlemi yapıldıktan sonra neticesine göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321 maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.12.2016 tarihinde Üye …’ın kısmen karşı oyu ve kısmen oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Mağdur beyanları, sanık savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın gerçekleştirdiği kasten yaralama ve tehdit suçlarının, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesinden sonra ayrı bir suç kastıyla işlendiği sabit olduğundan kasten yaralama ve tehdit eylemlerinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsuru olduğu gerekçesiyle bozulmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.