YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/8745
KARAR NO : 2020/5780
KARAR TARİHİ : 10.12.2020
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçundan mahkumiyet
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan açılan dava hakkında zamanaşımı süresi içerisinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdurenin eylemlere ilişkin anlatımda bulunduğu kolluk beyanı, Adli Tıp Kurumu Gaziosmanpaşa Şube Müdürlüğünce düzenlenen 21.11.2010, 22.11.2010 tarihli raporları ile Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesince tanzim edilen 09.12.2010 tarihli rapor içeriğinde yer alan muayene öykülerinde eylemlerin zamanı ve sayısı yönünden çelişkiler bulunması, mağdureye yönelik vajinal ya da anal yolla organ veya sair cisim sokulduğuna dair tıbbi kanıtların bulunmadığının belirtilmesi ve tüm dosya içeriği nazara alındığında sanığın değişik tarihlerde birden fazla olacak şekilde nitelikli cinsel istismar eylemlerinin icrai hareketlerine başladığına dair yeterli delil mevcut olmayıp mevcut haliyle eylemlerin zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların ve 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 13. maddesi ile TCK’nın 103. maddesinin yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 7/2. madde-fıkrasındaki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” düzenlemesi gözetilerek lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili maddeleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenip her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi ve 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan hususlar nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ile müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.