Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2015/6539 E. 2015/10056 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6539
KARAR NO : 2015/10056
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Tebliğname No : 14 – 2013/294530
MAHKEMESİ : Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18.04.2013
NUMARASI : 2013/47 Esas, 2013/132 Karar
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi.
Sanık Selçuk müdafiin kanuni süresinden sonra yaptığı duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklar Selçuk ve Mustafa haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan, sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık Sedat hakkında her iki suçtan, sanıklar Selçuk ve Mustafa haklarında ise beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dosya içeriğine göre, sanık Sedat’ın mağdureyi binbirgece isimli otele götürüp burada nitelikli cinsel istismarda bulunduğunun sabit olduğu ancak bu olaydan sonra boş bir inşaatta gerçekleştiği iddia edilen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve cinsel istismar eylemleri yönünden ise mağdurenin aşamalarda birbiriyle çelişen beyanları dışında sanığın cezalandırılmasına yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden her iki suçtan da hüküm kurulurken sanık Sedat’ın cezalarının koşulları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesi uyarınca arttırılması,
Sanıklar haklarında nitelikli cinsel istismar suçundan kurulan hükümler yönünden ise, mağdurenin, dosyanın sanıkları dışında bir kısmı basit, bir kısmı da nitelikli olmak üzere yirmi yedi kişinin daha cinsel istismarına maruz kalıp her bir sanık için ayrı ayrı davalar açılmasının ardından tüm dosyalar birleştirilip (A.. T.. isimli kişinin dosyası hariç) maruz kaldığı eylemler nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının bozulup bozulmadığı ve bozulduğunun tespit edilmesi halinde de her bir sanığın eylemleri teker teker irdelenmek sureti ile hangi eylemlerden ötürü bozulduğunun tespit edilmesi istenilerek bütün sanıklar yönünden rapor alındığı, ancak Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.05.2012 tarihli raporunda, mağdurenin ruh sağlığının suça sürüklenen çocuk M.. C..V.. dışındaki diğer tüm sanıkların eylemlerinin birlikte etkisiyle bozulduğu bildirildiği halde, her bir sanığın farklı zamanlardaki eylemleri sebebiyle mağdurenin ruh sağlığının her bir suç yönünden ayrı ayrı bozulup bozulmadığı hususlarında açık bir tespite yer verilmediğinin anlaşılması karşısında, hükme esas alınan raporun içerik itibariyle açıklayıcı ve kanaat verici nitelikte bulunmadığı gözetilerek, öncelikle tüm sanıklar haklarındaki dava dosyaları ile gerekmesi halinde mağdurenin gönderilerek, her bir sanığın eylemi mağdurenin ruh sağlığının bozulmasına etkisi açısından incelenip değerlendirilmek suretiyle tıbben nitelendirilerek, 5237 sayılı TCK’nın 103/6. maddesi anlamında mağdurenin ruh sağlığının her bir suç yönünden ayrı ayrı bozulup bozulmadığına dair Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli bir rapor alınıp sonucuna göre, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerde nazara alınarak, sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken “mağdurenin ruh sağlığının tüm sanıkların eylemlerinin birlikte etkisi ile bozulduğu” şeklindeki raporla yetinilerek eksik araştırma ile sanıklar haklarında TCK’nın 103/6. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.