Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2015/6275 E. 2015/8741 K. 30.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6275
KARAR NO : 2015/8741
KARAR TARİHİ : 30.09.2015

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, cinsel taciz

İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi.
5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, suçtan zarar gören mağdurenin anne ve babası olan müştekilerin de suça sürüklenen çocuk hakkında şikâyetçi oldukları ve davaya katıldıkları, davaya katılma hususunda beyanı alınmayan mağdure zorunlu vekilinin ise suça sürüklenen çocuğun cezalandırılmasını isteyip mahkemece verilen hükmü temyiz ederek açıkça katılma iradesini ortaya koyduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.10.2010 gün ve 2010/9-149 Esas, 2010/205 sayılı Kararında da belirtildiği üzere mağdurenin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü hususunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görülmekle, CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören mağdure….’nın davaya katılan ve zorunlu vekili Av…’in katılan mağdure vekili olarak kabul edilmesinin ardından yapılan değerlendirmede suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan verilen
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 5271 sayılı CMK’nın 231/12. maddesi gereğince itiraza tâbi olup temyizi mümkün bulunmadığından aynı Kanunun 264. maddesine göre bu karara yönelik temyiz isteminin itiraz mahiyetinde kabulü ile mahallinde merciince değerlendirilmesi gerektiğinden, incelemenin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan mağdure vekilinin temyiziyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suç tarihinde oniki-onbeş yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğa isnat olunan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun TCK’nın 109/1, 109/3-f, 109/5. maddelerinde öngörülen cezanın üst sınırına ve suça sürüklenen çocuğun yaşına göre aynı Kanunun 66/1-d, 66/2. maddelerinde yazılı yedi yıl altı aylık asli zamanaşımı süresine tâbi olduğu ve mahkeme sorgu tarihi olan 29.12.2005’den inceleme gününe kadar bu sürenin dolduğu anlaşıldığından, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.