YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/5160
KARAR NO : 2015/8402
KARAR TARİHİ : 16.09.2015
Irza tasaddi suçundan sanık ….’nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 416/2 ve 59. maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Asliye Ceza Mahkemesinin 01.04.2002 tarih ve 2002/400 Esas, 2002/266 sayılı Kararının Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 02.12.2003 tarih ve 2002/7967 Esas, 2003/6883 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince yapılan uyarlama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Kanunun 102/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin aynı mahkemenin 28.07.2005 tarih ve 2002/400 Esas, 2002/266 sayılı ek kararının kesinleşmesinden sonra, sanık müdafiince 06.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 23. maddesi ile değiştirilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi gereğince uyarlama yapılması talebi üzerine, dosyanın yeni esas numarasına kaydı ile, mahkemenin görevsizliğine dair aynı mahkemenin 27.02.2015 tarih ve 2015/161 Esas, 2015/172 sayılı Kararına yönelik itirazın kabulü ile görevsizlik kararının kaldırılmasına ilişkin . Ağır Ceza Mahkemesinin 13.03.2015 tarih ve 2015/260 değişik iş sayılı kararının,
Dosya kapsamına göre,
1-6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 59. maddesi ile yeniden düzenlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103/1 maddesinde öngörülen cezanın süresi ile 5235 sayılı Kanunun 10 ve 11. maddeleri gereğince, davaya bakmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, mercii . Ağır Ceza Mahkemesince itirazın bu yönden reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,
2-5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesindeki “lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 tarih ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanunun saptanıp uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, kanıt toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını
gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması olanağı sonraki kanun ile doğmuşsa, uyarlama yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden,. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.07.2005 tarihli ek kararının evrak üzerinden verilmesinde,
İsabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu i Genel Müdürlüğünün 11.05.2015 gün ve 94660652-105-01-4818-2015/9169/29830 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenerek gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.03.2015 tarih ve 2015/260 Değişik İş nolu kararı ile . Asliye Ceza Mahkemesinin 28.07.2005 tarih, 2002/400 Esas ve 2002/266 Karar sayılı Ek Kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.