Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2015/4386 E. 2015/9382 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4386
KARAR NO : 2015/9382
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

İlk derece mahkemesince verilip kısmen re’sen de temyize tabi hükümler temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık M.. İ.. hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde:
Sanığın, Ağustos ayında diğer sanık M.. S..’ın evinde mağdureye basit cinsel istismarda bulunmasının ardından Ekim ayında kiraladığı bir evde organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel istismarda bulunduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçlarını zincirleme olarak işlediğinin kabulü ile hüküm kurulurken TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca cezasında arttırım yapılmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin eleştiri dışında unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle kısmen re’sen de temyize tabi hükümlerin ONANMASINA,
Sanık M.. İ.. hakkında şantaj suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Mağdurenin çıplak görüntülerini elde ederek, fotoğraflarını internette yayınlamakla tehdit eden sanığın bu suretle mağdureye cinsel istismarda bulunduğu, yaşanan cinsel istismar olayından sonra da yeniden ilişkiye girmek için mağdureyi telefonla arayarak elindeki fotoğrafları internette yayınlamakla mağdureyi tehdit ettiği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın şantaj suçundan mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Sanık M.. İ.. hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Sanığın cep telefonunda mağdureye ait olup olmadığı belirlenemeyen ancak küçük yaştaki çocuklara ait müstehcen içerikli görüntüler bulunduğu anlaşıldığından, TCK’nın 226/3. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca cezalandırılması yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi,
Sanık M.. S.. hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdureyi sanık M.. S..’ın evine götüren sanık M.. İ..’ın, sanık M.. S..’ın kendilerini evde yalnız bırakarak ayrılması üzerine, mağdureyi tehdit ederek nitelikli cinsel istismar boyutuna varmayacak şekilde basit cinsel istismar eyleminde bulunduğu, M.. S..’ın diğer sanık M.. İ..’ın mağdureye cebir veya tehditle cinsel istismarda bulunduğunu bildiği ve mağdurenin ruh sağlığının onun katıldığı eyleme bağlı olarak bozulduğu hususlarında dosyaya yansıyan herhangi bir delil bulunmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, mevcut haliyle M.. S..’ın eylemi çocuğun basit cinsel istismarı suçuna yardım etme kapsamında kaldığı halde, sanık M.. İ..’ın diğer sanığın evinde nitelikli cinsel istismar eyleminde bulunduğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 7/2. madde-fıkrasındaki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gözetilerek, lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın, denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafileri ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.