Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2015/3402 E. 2015/10043 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3402
KARAR NO : 2015/10043
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Tebliğname No : 14 – 2013/225462
MAHKEMESİ : Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18.04.2013
NUMARASI : 2013/50 Esas, 2013/130 Karar
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanık hakkında, mağdureyi bir kez arkadaşının evine götürüp cinsel istismarda bulunduğu daha sonraki tarihlerde ise mağdurenin evine giderek burada istismar eylemlerini devam ettirdiği iddiasıyla dava açıldığının anlaşılması ve dosya içeriği karşısında, mağdurenin kendi evinde gerçekleşen eylemler yönünden kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ne şekilde oluştuğu açıklanmadan yazılı şekilde sanığın cezasının TCK’nın 43. maddesi uyarınca arttırılması,
Sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Sanığa isnat edilen çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun 5237 sayılı TCK’nın 103/2-6. maddesinde öngörülen hapis cezasının alt sınırının beş yıldan fazla olması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 188/1. maddesi uyarınca sanık müdafiin duruşmada hazır bulunmasının zorunlu olduğu gözetilmeden müdafiin yokluğunda hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Kabule göre de;
Mağdurenin, dosyanın sanığı dışında bir kısmı basit, bir kısmı da nitelikli olmak üzere yirmi yedi kişinin daha cinsel istismarına maruz kalıp her bir sanık için ayrı ayrı davalar açılmasının ardından tüm dosyalar birleştirilip (A… T… isimli kişinin dosyası hariç) maruz kaldığı eylemler nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının bozulup bozulmadığı ve bozulduğunun tespit edilmesi halinde de her bir sanığın eylemleri teker teker irdelenmek sureti ile hangi eylemlerden ötürü bozulduğunun tespit edilmesi istenilerek bütün sanıklar yönünden rapor alındığı, ancak Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.05.2012 tarihli raporunda, mağdurenin ruh sağlığının suça sürüklenen çocuk M… C… V… dışındaki diğer tüm sanıkların eylemlerinin birlikte etkisiyle bozulduğu bildirildiği halde, her bir sanığın farklı zamanlardaki eylemleri sebebiyle mağdurenin ruh sağlığının her bir suç yönünden ayrı ayrı bozulup bozulmadığı hususlarında açık bir tespite yer verilmediğinin anlaşılması karşısında, hükme esas alınan raporun içerik itibariyle açıklayıcı ve kanaat verici nitelikte bulunmadığı gözetilerek, öncelikle tüm sanıklar haklarındaki dava dosyaları ile gerekmesi halinde mağdurenin gönderilerek, her bir sanığın eylemi mağdurenin ruh sağlığının bozulmasına etkisi açısından incelenip değerlendirilmek suretiyle tıbben nitelendirilerek, 5237 sayılı TCK’nın 103/6. maddesi anlamında mağdurenin ruh sağlığının her bir suç yönünden ayrı ayrı bozulup bozulmadığına dair Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli bir rapor alınıp sonucuna göre, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerde nazara alınarak, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken “mağdurenin ruh sağlığının tüm sanıkların eylemlerinin birlikte etkisi ile bozulduğu” şeklindeki raporla yetinilerek eksik araştırma ile sanık hakkında TCK’nın 103/6. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.