Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2014/6989 E. 2017/2285 K. 27.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/6989
KARAR NO : 2017/2285
KARAR TARİHİ : 27.04.2017

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyet

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuk hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, suça sürüklenen çocuk müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Suça sürüklenen çocuk hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suçun sonucu olarak mağdurenin ruh sağlığının bozulduğuna dair İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 29.09.2010 günlü rapora dayanılarak suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 103/6. maddesinin uygulanmasına karar verilmiş ise de, dosya içeriğine göre suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde onbeş yaşı içerisinde olan ve aralarında duygusal arkadaşlık bulunan mağdureye yönelik cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka neden olmaksızın nitelikli cinsel istismar eyleminde bulunduğu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girem 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan objektif sorumluluğun kaldırılarak subjektif sorumluluğun kabul edildiği ve 5237 sayılı TCK’nın 23. maddesi uyarınca failin, gerçekleşen fakat kastetmediği bir neticeden sorumlu tutulabilmesi için en azından taksirle hareket etmiş olması gerektiği; cebir, tehdit veya hile gibi iradeyi etkileyen herhangi bir hal olmaksızın mağdureye yönelik nitelikli cinsel istismar eyleminde bulunan suça sürüklenen çocuğun bu eyleminden dolayı kastettiğinden daha farklı ve ağır bir neticenin meydana geldiğinin iddia olunduğu olayda, suça sürüklenen çocuğun dosyaya yansıyan sosyal ve kültürel durumu, eğitim düzeyi, mesleki tecrübesi, kişisel özellikleri, tarafların yaşları ve olayın gerçekleşme biçimi nazara alındığında, ağır netice olarak ortaya çıkan mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmanın suça sürüklenen çocuk tarafından öngörülmeyeceği ve taksirle dahi hareket etmesinin söz konusu olmayacağı ve meydana gelen zararın da 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi kapsamında cezanın bireyselleştirilmesinde alt sınırdan uzaklaşılması sırasında dikkate alınabileceği gözetilmeden, suça süreklenen çocuğun cezasının 5237 sayılı TCK’nın 103/6. maddesi ile arttırılması,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.