Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2014/395 E. 2014/5020 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/395
KARAR NO : 2014/5020
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

Tebliğname No : 14 – 2012/212376
MAHKEMESİ : Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14.06.2012
NUMARASI : 2011/187 Esas, 2012/266 Karar
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı,

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Olay tarihinde 12 yaşı içerisinde bulunup, ilköğretim okulu öğrencisi olan mağdurun, ders arasında su içmek amacıyla gittiği okul bahçesindeki çeşmenin önünde beklediği sırada, sanığın mağdurun arkasından gelerek elleriyle belini kavradığı ve mağdurun dirseğiyle vurması üzerine onu bıraktığı anlaşılan olayda, mağdure hakkında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalının 07.05.2012 günlü raporunda “mağdurede olay sonrası erken dönemde ortaya çıkan ruhsal belirtiler ilerleyen dönemde azalmakla birlikte devam etmesine bağlı olarak travma sonrası stres bozukluğu saptanmış olup, yaşadığı olaya bağlı olarak ruh sağlığının bozulduğu” belirtilmiş ve bu rapor esas alınarak sanığın cezası TCK.nın 103/6. maddesi uyarınca artırılmış ise de, cebir, tehdit veya hile gibi iradeyi etkileyen herhangi bir hal olmaksızın ve ayrıca kısa ve ani gelişen bir hareketle mağdurenin beline sarılan sanığın, bu eyleminden dolayı kastettiğinden daha farklı ve ağır bir neticenin meydana geldiği, TCK.nın 23. maddesi uyarınca gerçekleşen fakat kastetmediği bu neticeden sorumlu tutulabilmesi için en azından taksirle hareket etmiş olması gerektiği, somut olayda sanığın dosyaya yansıyan sosyal ve kültürel durumu, eğitim düzeyi, mesleki tecrübesi, kişisel özellikleri, tarafların yaşları ve olayın gerçekleşme biçimi nazara alındığında ağır netice olarak ortaya çıkan mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmanın sanık tarafından öngörülemeyeceği ve taksirle dahi hareket etmesinin söz konusu olmadığı, meydana gelen bu zararın ise TCK.nın 61. maddesi kapsamında cezanın bireyselleştirilmesinde alt sınırdan uzaklaşmada dikkate alınabileceği gözetilerek, sanık hakkında TCK.nın 103/6. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.