YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/386
KARAR NO : 2014/13935
KARAR TARİHİ : 09.12.2014
Tebliğname No : 14 – 2012/212408
MAHKEMESİ : Kapatılan Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi)
TARİHİ : 05.06.2012
NUMARASI : 2011/157 Esas, 2012/145 Karar
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı
Mahalli mahkemece verilen hüküm sanık tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle 03.12.2014 Çarşamba saat 13.30’a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kâğıdı gönderilmişti.
Belli günde Hâkimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ….. hazır olduğu halde oturum açıldı.
Yapılan tebligat üzerine dosyadaki vekâletnameye dayanarak sanık D.. Ö.. adına gelen Av. M.. G.. huzura alınarak duruşmaya başlandı.
Duruşma isteğinin süresinde ve yerinde olduğu anlaşıldıktan sonra uygun görülen talep ve mütalaa dairesinde sanık D.. Ö.. hakkında DURUŞMALI inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek tefhim olunduktan sonra işin açıklanmasına dair raportör üye tarafından düzenlenen rapor okundu.
Raportör üye rapora ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirdi.
Sanık müdafii temyiz layihasını açıklayarak savunmada bulunup müvekkili hakkındaki hükmün BOZULMASINI istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tebliğname içeriğini tekrar etti.
Son sözü sorulan sanık müdafii savunmasına ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirmekle dosya incelenerek karar verilip tefhim olunmak üzere duruşmanın 19.12.2014 Cuma günü saat 13:30’a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi.
Belli günde oturum açıldı. Dava evrakı incelenerek gereği görüşülmüş olduğundan aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak,
Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların yeniden düzenlenmesi karşısında; 5237 sayılı TCK.nın 7/2. madde-fıkrasındaki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gözetilerek, lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın, denetime imkân verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Uygulamaya göre de;
Mağdurenin aşamalardaki beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, olay tarihinden 3 gün önce sanığın iş yerinde çay ve temizlik işlerinde çalışmaya başlayan mağdurenin olay günü sanıktan avans istemesi üzerine sanığın mağdureye “Sen benim canımsın, böyle şey olur mu, benim cebim senin cebin, senin cebinde benim cebim” diyerek mağdurenin elini tuttuğu, bunun üzerine mağdurenin elini çekerek mutfağa gittiği, sanığın “İnternetten araba bakalım” diyerek çağırması üzerine mağdurenin tekrar geri döndüğü, bu sırada sanığın yine mağdurenin elini tutarak ve “Senin kalbin çok temiz” diyerek göğüslerini ellemeye başlaması üzerine buna kızan mağdurenin tuvalete gidip orada 10-15 dakika kadar bekleyip çıktıktan sonra, sanığın bu sefer mağdureyi kapıda sıkıştırarak ve orayada yaslayarak mağdurenin boynunu öptüğü ve göğüslerini ellediği olayda, sanık hakkında TCK.nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
Adli Tıp Kurumunun bilinen istikrarlı uygulamalarına göre de, mağduredeki ruh sağlığındaki bozulmanın cezada artırım nedeni olabilmesi için eylem sonucunda mağdurenin ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin tespitin, 18 yaş altındaki çocuklarda suç tarihinden itibaren en az 6 ay, erişkinlerde ise en az 12 ay geçtikten sonra Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulu ya da Adli Tıp Kurumu Kanununun 7, 23 ve 31. maddeleri gereğince usulüne uygun şekilde teşekkül ettirilmiş Yüksek Öğrenim Kurumları veya birimlerine bağlı hastanelerden rapor alınarak yapılması gerektiği gözetilmeden, mağdurenin ruh sağlığının herhangi bir tanı da belirtilmeksizin bozulduğuna dair Gazi Üniversitesi Çocuk Koruma Araştırma ve Uygulama Merkezinden söz konusu 6 aylık süreden önce 16.05.2011 tarihinde düzenlenen rapora dayanılarak TCK.nın 103/6. maddesinin uygulanması suretiyle hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
09.12.2014 tarihinde verilen işbu karar 19.12.2014 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ….. hazır olduğu halde sanık müdafii Av. M.. G..’in yüzüne karşı tefhim olundu.