Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2014/2100 E. 2014/2728 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/2100
KARAR NO : 2014/2728
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/24020

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan şüpheli Ö.. A.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29.08.2013 tarihli ve 2013/115019 soruşturma, 2013/49051 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili Avukat R.. K..tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.10.2013 tarihli ve 2013/893 D. İş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre;
1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gereğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, şüpheli hakkında kendisine tahsis edilen evdeki eşyaları alarak kaçtığından bahisle de şikâyette bulunması karşısında, yapılacak soruşturma sonucunda şüphelinin üzerine atılı suçun güveni kötüye kullanma veya re’sen takdir olunacak başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunduğu düşünüldüğünden, bu husus araştırılmaksızın eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği;
2-Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu açısından kaçırıldığı iddia olunan N..A..’ın velâyetinin Büyükçekmece 1. Aile Mahkemesinin 03.05.2012 tarihli ve 2011/2262 Esas, 2012/655 sayılı Kararı ile müşteki E..B..’a verildiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 234/1. maddesi kapsamında şüphelinin üzerine atılı suçun kanuni unsurlarının oluştuğu, toplanan delillerin şüpheli hakkında dava açılması için yeterli olduğu, delillerin takdirinin davayı görecek olan mahkemesine ait bulunduğu gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden,bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 13.01.2014 gün ve 94660652-105-34-11386-2013/1021/2920 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenerek gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriğinin yerinde olduğu anlaşıldığından, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.10.2013 tarihli ve 2013/893 D. İş sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.