Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2014/123 E. 2014/1279 K. 07.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/123
KARAR NO : 2014/1279
KARAR TARİHİ : 07.02.2014

Tebliğname No : 14 – 2013/392142
MAHKEMESİ : Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18.11.2013
NUMARASI : 2013/306 Esas, 2013/474 Karar
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Suç tarihi itibarıyla 15 yaşı içinde bulunan ve kovuşturma sırasında beyanı alınamayan mağdurenin baroca atanan zorunlu vekilinin 26.08.2013 günlü oturumda davaya katılma talebinin olmadığını belirtmesinin ardından 18.11.2013 günlü oturumdaki katılma talebi üzerine mağdurenin davaya katılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, önceki davaya katılmama açıklamasından vazgeçmenin mümkün bulunmaması nedeniyle verilen katılma kararı yok hükmünde olduğundan hükmü temyize hakkı olmayan mağdure vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 317. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin sanık müdafiin temyizi ile sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre, kovuşturma aşamasında kendisine ulaşılamadığı için beyanı alınamayan, anne ve babasının ayrı yaşaması nedeniyle de iki yıldır çeşitli yetiştirme yurtlarında kaldığı anlaşılan, onaylı nüfus kayıt örneğine göre 10.01.1999 doğumlu olup nüfus kütüğüne 12.09.2005 tarihinde, 03.12.2001 doğumlu Cemile ve 10.04.2005 doğumlu M. D. isimli iki kardeşi ile birlikte tescil edilen kayden 15 yaşı içindeki mağdurenin iki buçuk aydır kaldığı A. B. Yetiştirme Yurdundan 06.02.2013 günü çarşı iznine çıktıktan sonra geri dönmeyip, 25.03.2013 günü Mimar Sinan Parkında durumundan şüphe edilerek kolluk görevlilerince yapılan kontrolde hakkında kayıp müracaatı olduğu anlaşılarak, aynı gün Çocuk İzlem Merkezinde alınan soruşturma beyanında, açık kimlik bilgilerini verdiği sanığın, ilkinde hap içirmek suretiyle kendisini savunamayacak duruma getirerek organ sokmak suretiyle cinsel ilişkiye girdiğini, bu olaydan sonra sanıktan şikâyetçi olmaya karar vererek şikâyetine delil elde etmek amacıyla sanığın yanına gittiği farklı zamanlarda yine hap içerek sanıkla iki defa daha ilişkiye girdiğini söyledikten sonra aynı süre içinde bir başka kişiyle daha kendi isteği ile ilişkiye girdiğini, ancak bu kişinin ismini söylemeyeceğini belirten mağdureye, sanığa ait fotoğrafın gösterilmesi suretiyle tespit yaptırılarak, sanığın isnat olunan suçlardan dolayı tutuklanmasının ardından 17.04.2013 günü soruşturma dosyasına sunduğu dilekçede sanık ile kendi isteği doğrultusunda cinsel ilişkiye girdiğini, sanığın evli olduğunu öğrendiği için kendisinden şikâyetçi olduğunu ifade ettiği, 25.03.2013 günlü alınan doktor raporunda da kızlık zarında eski yırtık bulunduğunun saptanması ve sanığın da aşamalarda mağdureyi tanımadığını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, eylemin tek görgü tanığı durumunda bulunan ve dosyanın özelliği itibarıyla olayın aydınlatılması bakımından CMK.nın 236/2 ve 210/1. maddeleri gereğince yargılama aşamasında tanık sıfatıyla dinlenilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılan mağdurenin duruşmada dinlenilmesi, sanıkla yüzleştirme yapılarak varsa göstereceği delillerinde toplanmasından sonra, ulaşılacak kanaate göre bir sağlık kuruluşunda doğup doğmadığı dosya kapsamından açıkça anlaşılamayan mağdurenin doğum tarihinden yaklaşık 6 yıl 8 ay sonra nüfusa tescil edilmesi, suç tarihi itibarıyla kayden 15 yaşını doldurmasına az bir zaman kalması, soruşturma beyanı sırasındaki görüntüleri, SSK Doğumevindeki annesinin doğum yaptığına dair kaydın kardeşi Cemile’ye ait olabileceği ve mağdurenin kendisinin de 18 yaşında olduğunu belirttiği gözetilerek, suçun niteliğine etkisi nazara alınarak mağdurenin doğum tutanağı getirtilerek yaş tespitine esas olacak şekilde kemik grafileri çektirilip tam teşekküllü bir hastaneden içlerinde radyoloji uzmanının da bulunduğu bir sağlık kurulundan rapor alınması, duraksama halinde Adli Tıp Kurumundan görüş alınarak mağdurenin gerçek yaşının bilimsel şekilde saptanmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, bulunamadığından bahisle zorunluluk bulunmasına rağmen mağdurenin dinlenmesinden vazgeçilerek ve mağdureye ait olduğu konusunda tereddüt bulunan annesinin 01.08.1999 tarihinde doğum yaptığına dair hastane yazısına itibar edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmanın mahiyetine,
tutuklu kaldığı süreye ve suç vasfının değişmesi ihtimaline göre sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse salıverilme hususunun mahalline en seri şekilde bildirilmesi için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına, 07.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.