Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2013/9674 E. 2015/8570 K. 28.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/9674
KARAR NO : 2015/8570
KARAR TARİHİ : 28.09.2015

MAHKEMESİ Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yağma suçundan verilen hükmün incelenmesinde;
Karar başlığına yağma suçu yazılmamış ise de bu eksikliğin mahallinde giderilmesi mümkün görülmüştür.
Suça sürüklenen çocuğun leh ve aleyhinde toplanan tüm kanıtları inceleyip, irdeleyen ve iddianın reddine ilişkin sebepleri karar yerinde ayrı ayrı gösteren, savunmayı tercih nedenlerini açıklayan, aleyhteki kanıtları hükümlülük için yeterli görmeyen mahkemenin beliren takdir ve kanaati karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmediği gibi katılan mağdur vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının da reddiyle hükmün ONANMASINA,
Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Suç tarihinde onbeş yaşın doldurmayan suça sürüklenen çocukla ilgili olarak TCK’nın 31/2. maddesine göre işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usûl Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2-3-4. maddelerine göre sosyal inceleme raporu aldırılması suretiyle nihai değerlendirmeyi yapma yetkisinin münhasıran mahkemeye ait olması ve hakimin gerekirse bu konuda tam kanaat sahibi olabilmesi için sosyal inceleme raporu ile birlikte adli tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunlu hallerde uzman hekimden görüş de alabileceğinin düzenlenmesi karşısında, her ne kadar suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal inceleme raporu alınmamış ise de suç tarihi üzerinden inceleme tarihi itibariyle 5 yıllık bir süre geçmesi nedeniyle geçmişe yönelik sosyal inceleme raporu alınmasının sağlıklı bir sonuç doğurmayacağı gözetildiğinde, dosya içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiği yönündeki Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 19.10.2010 tarihli raporu da dikkate alınarak bizzat duruşmada yapılan gözlemle birlikte suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediğinin mahkemesince kararda tartışıldıktan sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeyip bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması,
Suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 31/2. maddesinin tatbiki ile bulunan 7 yıl 6 ay hapis cezasının aynı maddenin son cümlesi uyarınca 7 yıla indirilip takdiri indirimin de bu ceza miktarı üzerinden yapılması gerektiği gözetilmeden TCK’nın 31/2. maddesinin son cümlesinin uygulama dışı bırakılması,
Suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi uyarınca aynı maddedeki hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
5271 sayılı CMK’nın 150/2-3. maddesi uyarınca baroca görevlendirilen zorunlu müdafii ücretinin öğrenci olan ve dosya içeriğine göre yeterli mali gücünün bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğa yükletilmesi suretiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesine muhalefet edilmesi,
15.10.2010 tarihinden 20 gün kadar öncesi” olan suç tarihinin karar başlığına yanlış yazılması,
Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların yeniden düzenlenmesi karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. madde-fıkrasındaki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gözetilerek, lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın, denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, katılan mağdur vekili ve suça sürüklenen çocuk müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.