Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2013/7745 E. 2014/9177 K. 04.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7745
KARAR NO : 2014/9177
KARAR TARİHİ : 04.07.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (2 kez), nitelikli cinsel saldırı, kasten yaralama; sanıklar … ve … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (2 kez), mağdur sanık … hakkında kasten yaralama
HÜKÜM : Sanık …’ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (2 kez) ve nitelikli cinsel saldırı suçlarından beraatine, kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine; sanıklar Murat ve Kadir’in atılı suçtan beraatlerine, mağdur sanık …’nın atılı suçtan mahkûmiyetine

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK.nın 260/1. maddesine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, suç tarihinde iki yaşında olan mağdur …’ya CMK.nın 234. maddesi uyarınca mağdura atanan zorunlu vekilin de mahkemece verilen hükmü temyiz ederek açıkça katılma iradesini ortaya koyduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.10.2010 gün ve 2010/9-149 Esas, 2010/205 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, mağdurun katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı anlaşılmakla, CMK.nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören mağdur …’ın davaya katılmasına, zorunlu vekilinin de katılan vekili olarak kabul edilmesine karar verilmekle yapılan incelemede;
Mağdur- sanık … müdafiin, kasten yaralama suçundan mağdur- sanık hakkında verilen 740 TL adli para cezasına dair mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin ise Anayasa Mahkemesinin, 07.10.2009 tarih ve 27369 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 Karar sayılı, iki bin liraya kadar (iki bin dahil) para cezalarına dair hükümlerin temyiz olunamayacağına ilişkin 1412 sayılı CMUK.nın 305. maddesinin 3842 ve 5219 sayılı Kanunlar ile değişik (1) numaralı bendinin Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle iptaline ilişkin kararı 07.10.2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş olmakla birlikte, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21.06.2005 gün ve 61/82 sayılı Kararında vurgulandığı üzere, hükmün temyiz edilebilir olup olmadığını belirleme bakımından hüküm tarihindeki kanuni düzenlemenin dikkate alınması gerektiği bu itibarla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nın 305/1. maddesi gereğince cezanın miktarına göre kesin olan mahkûmiyet hükmünün temyiz kabiliyeti bulunmadığından, 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin sanıklar …ve …hakkında verilen hükümlerle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş beraati ve sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık … müdafii, katılan-sanık … müdafiin ve katılan … vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli cinsel saldırı suçu, sanıklar …ve… hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan beraat hükümleri ile sanık … hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA, 04.07.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY

Sanık … hakkında verilen beraat kararlarının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne aşağıda açıklanan nedenlerle katılmıyoruz.
Mağdure her ne kadar hukuken boşanmış olsa bile, halen aynı zamanda çocuğunun babası olan müşteki ile yaşamakta iken kaçırılmış, yaralanmış ve cinsel saldırıya teşebbüse maruz kalmıştır. Mahkemeler yapılan yargılama sonucunda toplanan delilleri değerlendirirken akla, bilime özellikle de insan psikolojisine uygunluğu gözetmelidir. Olayların oluş biçimine ilişkin olayın aynı zamanda tanığı olan mağdurenin tüm ifadeleri birbiyle ve kendi içinde uyumludur. Sanığın yakalanması ve mağdurenin kurtulması, mağdurenin hastanede kaş-göz işaretiyle polisten yardım istemesi üzerine gerçekleşmiştir. Mahkemenin de kabulüne göre, taraflar arasında tartışma çıktığı, tartışma sırasında sanık …’ın üzerinde bulunan bıçağı çıkartıp toprağa saplayarak mağdur …’dan kendisi ile birlikte olmasını ve evlenmesini istediği, bu nedenle tartışmanın büyüdüğü. Sanık …’ın bir ara arkasını döndüğünde …’nın yerde saplı duran bıçağı alıp …’ı sırtından birden fazla kere bıçakladığı ve kaçmaya başladığı, …ın da …’nın peşinde koşup elindeki bıçağı alıp onu yaraladığı anlaşılmaktadır. Yine, tanıklar … ve …’un beyanlarına göre; sanığın telefonda mağdurenin annesine “Kızınızı vermiyorum, polise giderseniz siz ve kızınız zarar görürsünüz” dediği anlaşılmaktadır. Dosyadaki sabıka kaydına göre sanık, sürekli suç işleyen, cezaevine girip çıkan bir kişiliğe sahiptir. Mağdurenin yanında çocuğu da olduğu halde sanığa karşı gelememesi, tanıdığı sanığın kişilik özelliğine göre hayatın olağan akışına ve insan psikolojisine uygun bir davranıştır. Taraflar arasındaki tartışmada sanığın mahkemece de kabul edilen sözleri, kendi isteğiyle ve cinsel birleşmeyi de içeren kaçma olgusuyla bağdaşmamaktadır. Sanığın, mağdurenin annesine yönelik sözleri de rızayla kaçmış, reşit bir bayan olan mağdurenin neden zarar göreceği hususunu açıklayamamaktadır. Yine, en son yaralanan tarafların hastanede iken polisin olaya el koymasına ilişkin tutanak ve oluş birlikte gözönüne alındığında, mağdurenin uyumlu ve tutarlı beyanlarına itibar edilebilir olduğu, buna göre de sübut bulan hürriyetten yoksun kılma ve cinsel saldırı suçlarından sanığın cezalandırılması görüşünde olduğumuzdan beraat kararının onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyoruz.