Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2013/7082 E. 2013/9381 K. 19.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/7082
KARAR NO : 2013/9381
KARAR TARİHİ : 19.09.2013

Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanık …’ın yapılan yargılaması sonunda; atılı suçlardan mahkûmiyetine dair Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 22.04.2008 gün ve 2007/197 Esas, 2008/127 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi O Yer Cumhuriyet Savcısı, mağdure vekili ve sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelendi;
Mağdurenin, onaylı nüfus kaydına göre 10.07.2007 tarihli oturumda 16 yaşı içerisinde olup, “davaya katılmak istemediğini” belirtmesi karşısında, kamu davasına katılma hakkı bulunmayan mağdure vekilinin hükümleri temyize hak ve yetkisi bulunmadığından, temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİ ile incelemenin O Yer Cumhuriyet Savcısının ve sanık müdafiin temyizleri ile sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Mağdurenin kollukta alınan 28.11.2006 tarihli ifadesinde sanıkla birlikte olduğu süre içinde sadece 1 defa cinsel ilişkiye girdiklerini beyan ettikten sonra 07.03.2007 tarihinde Cumhuriyet Savcılığınca alınan ifadesinde 2 defa ilişkiye girdiklerini belirtmiş ise de sanığın sadece 1 defa ilişkiye girdiklerine yönelik savunması karşısında sanık ile mağdurenin birden fazla defa cinsel ilişkiye girdiklerine kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Nüfus kaydına göre 03.08.1992 doğumlu olup suç tarihinde 15 yaşı içerisinde olan ve bu yaşını tamamlamayan mağdure ile sanığın anlaşarak birlikte kaçtıkları ve cinsel ilişkiye girdikleri, çocuk sahibi oldukları ve daha sonra resmi olarak evlendikleri anlaşılmış olup, sanığı, mağdurenin babası ile barışmaları için bulunduğu yere götüren tanık Bahadır Tulgar’m mağdurenin görünüm itibarıyla 18 yaşından büyük göründüğünü ve Adli Tıp Kurumunun uygulamalarına göre de
bazen kişinin kemik yaşının hormonal gelişimi, beslenme gibi nedenlerle gerçek yaşa göre farklılık gösterebileceğinin bilinmesi karşısında, mağdurenin suç tarihi itibarıyla 15 yaşından büyük gösterip göstermediği, sanığın mağdurenin yaşı konusunda hataya düşmesinin mümkün olup olmadığı mahkemenin dosyadaki tüm verilerle birlikte kendi gözlemini de tespit ederek ve gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle belirlendikten sonra TCK.nın 30. maddesi gözetilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
TCK.nın 58. maddesi gereğince mükerrir olan sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, infazı kısıtlar şekilde denetim süresinin 1 yıl olarak belirlenmesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.09.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

TCK.nın 30/1. maddesinde öngörülen “hata” halinin, ancak sanık tarafından ileri sürülmesi durumunda mahkemece takdir edilmesi gerektiği, suç tarihinden itibaren yaklaşık 7 yıl gibi bir sürenin geçmiş olduğu da gözetildiğinde, mahkemeden, sanığın hataya düşüp düşmediği konusunda sonuca varmasının istenmesinin sanığın hukuki durumuna etki edecek bir yaklaşım olamayacağı, mağdurun içinde bulunduğu evlilik durumu da suçun oluşup oluşmamasına etki …
etmeyeceğinden, sanığın hiç bir yerde ileri sürmediği ve yaş konusunda hataya düştüğünü belirtmediği de düşünüldüğünde, bilirkişi ya da başka kişinin, mağdurun yaşının büyük olduğuna ilişkin yaklaşımının, sanığın hukuki durumunu değiştirmeyeceği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun “hata” araştırmasına yönelik bozma kararına katılmıyoruz.