Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2013/6322 E. 2013/8861 K. 10.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6322
KARAR NO : 2013/8861
KARAR TARİHİ : 10.09.2013

Irza geçme ve alıkoyma suçlarından sanık …’in, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 416/son, 80, 59/2, 81/2, 430/2, 81/2 ve 71. maddeleri uyarınca 12 ay 19 gün cezası ile cezalandırılmasına dair Iğdır Ağır Ceza Mahkemesinin 12.11.2003 tarihli ve 2003/25 Esas, 2003/285 sayılı Kararını müteakip Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesi nedeniyle lehe olan hükümlerin değerlendirilmesi amacıyla yapılan talep üzerine, duruşma açılmadan yapılan inceleme sonucunda daha önce uygulanan hükümler sanık lehine olduğundan yeni bir hüküm kurulmasına yer olmadığına dair anılan Mahkemenin 28.06.2005 tarihli ve 2003/25 Esas, 2003/285 sayılı Ek Kararının:
Dosya kapsamına göre:
1-5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/1. maddesinde 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; sonradan yürürlüğe giren kanunla suçun unsurlarında, sair cezalandırılabilme şartlarında, suçun karşılığında öngörülen ceza yaptırımlarında ve bir cezaya mahkûm olmaya bağlı kanunî neticelerindeki değişikliklerin ve bunların uygulama olanaklarının değerlendirilebilmesi, olaya tatbik imkanı bulunan kanunun belirlenebilmesi, değişen temel ceza ve artırım indirim oranları belirlenirken takdir hakkının isabetli kullanılabilmesi, her iki kanunla ilgili değerlendirme sonuçlarının denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi ve gerektiğinde kesinleşen önceki hükümde değişiklik yapılabilmesi için duruşma açılıp tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden dosya üzerinden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 26/2. maddesinin “kişinin üzerine mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez” hükmü karşısında, mağdureyi rızasıyla kaçırıp alıkoyduğu kabul edilen sanığın aynı Kanunun 109. maddesi anlamında hukuka aykırı bir davranışından söz edilemeyeceği, rızanın fiili hukuka uygun hale getirdiği ve anılan Kanunun 7/1. maddesi de dikkate alınarak sanığın kaçırıp alıkoyma suçundan beraatı yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,
3-Doğum tarihi 23.03.1987 olarak düzeltilen mağdurenin, suç tarihi olan 16.02.2003 tarihinde 15-18 yaş grubu içinde bulunduğu, bu sebeple sanığın eyleminin 765 sayılı Kanunun 416/son maddesinde tanımlanan suçu oluşturduğu, Anayasa Mahkemesinin 23/11/2005 tarihli, 2005/103 Esas, 2005/89 sayılı Kararı ile 5237 sayılı Kanunun 104/2. maddesini iptal etmesi nedeniyle eylemin 5237 sayılı Kanunun 104/1. maddesine uyduğu ve anılan suçun takibinin şikâyete bağlı bulunduğu, uzlaşma hükümlerinin düzenlendiği 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.” şeklindeki düzenlemenin ise karar tarihinde yürürlükte olmadığı gözetilmeden uzlaşma yoluna başvurulmadan karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 24.04.2013 gün ve 94660652-105-76-2949-2013/6737/26987 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriğinin yerinde olduğu görülmekle, Iğdır Ağır Ceza Mahkemesinin 28.06.2005 gün, 2013/25 Esas ve 2003/285 Karar sayılı Ek Kararının CMK.nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve müteakip işlemlerin yapılması için dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.