Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2013/5985 E. 2014/13705 K. 03.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5985
KARAR NO : 2014/13705
KARAR TARİHİ : 03.12.2014

Tebliğname No : 14 – 2012/90018
MAHKEMESİ : Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11.11.2010
NUMARASI : 2009/213 Esas, 2010/749 Karar
SUÇ : Fuhuş

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar hakkında hükmolunan adli para cezalarının ertelenemeyeceği nazara alınmaksızın karar verilmesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Aralarında menfaat çatışması bulunan mağdure sanık Alev ile sanık Kadir’in ayrı ayrı müdafiler tarafından temsil edilmeleri gerekirken, Antalya Barosunun 20.11.2009 tarihli yazısıyla her ikisi için aynı avukatın görevlendirilmesi, mağdur sanık Alev’in vekâletname ile vekilliğini üstlenen avukatlardan Ş.. T.. 16.12.2009 tarihli duruşmada Kadir ve Alev’in vekili olduğunu belirterek her ikisi için savunma yaptığı halde sanıklar müdafii olarak duruşmaya kabulüne karar verilmesi, 15.01.2010 tarihli duruşmada ise bu defa mağdur sanık Alev’i vekaletname ile temsile yetkili diğer avukat olan A.. Ç..’ın Alev ile birlikte sanık Kadir’i de savunması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 38 ve 5271 sayılı CMK.nın 152. maddelerine aykırı davranılması,
Kabule göre de;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun; 52. maddesinin bir ve ikinci fıkralarında; “Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.”
5560 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 61. maddesinin dokuzuncu fıkrasında “Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.”
227. maddesinin ikinci fıkrasında “Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” hükümleri yer almaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 227/2. maddesinde yer alan fuhuşa teşvik etme suçunda birden fazla ceza türünün birlikte yer aldığı, her iki ceza türü “ve” bağlacı ile bağlanan, hâkimin ceza türlerinden birini tercih etme hakkının bulunmadığı birlikte ceza öngörüldüğü, birden fazla ceza türü seçenekli (alternatifli) olarak öngörülen, her iki ceza türü “veya” bağlacı ile bağlı olan hâkimin ceza türlerinden herhangi birini gerekçesini göstermek suretiyle tercih etme hakkının bulunduğu seçenekli ceza öngörülmediği, 5237 sayılı TCK.nın 61. maddesinin dokuzuncu fıkrasının sadece seçenekli ceza öngörülen hâllerde uygulanmasının mümkün olacağı, anılan fıkranın birlikte cezalarda uygulanmasının mümkün olmadığı gibi, sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK.nın 227/2. maddesinde birlikte cezalardan olan adli para cezasının kanuna uygun olarak gerekçe de gösterilmeden aşağı hadden uzaklaşmak suretiyle “730 gün adli” para cezasına hükmedilmesi,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03.02.2009 gün ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararın maddi zarar olduğu, olayda dosyaya yansıyan maddi bir zararının da bulunmadığı gözetilmeden, suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat nedeniyle cezası ertelenen sanık Alev hakkında zararın giderilmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nın 231. maddesinde düzenlenen, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Sanıkların mahkemece ertelenmesine karar verilen 1 yıl 8 ay hapis cezalarının kısa süreli olmadığı gözetilmeyerek, haklarında TCK.nın 53 maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmemesi,
Kanuna aykırı, mağdur sanık Alev müdafileri ile sanık Kadir’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.