YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5452
KARAR NO : 2014/14546
KARAR TARİHİ : 18.12.2014
Tebliğname No : 14 – 2012/67486
MAHKEMESİ : İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29.12.2011
NUMARASI : 2009/246 Esas, 2011/371 Karar
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosyada bulunan nüfus kaydına göre, 15.10.1996 doğumlu olan ve 09.03.2000 tarihinde nüfusa tescil edilen mağdurenin İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan içerisinde radyoloji uzmanının da bulunduğu sağlık kurulu raporuna göre, suç tarihi olan 17.06.2008 tarihinde 15 yaşını bitirmiş ve 16 yaşı sonlarında olduğunun tespit edilmesi ve yine mağdurenin ifadesinin alınması sırasında hazır bulunan psikolojik danışmanın, mağdurenin fiziki görünümün yaşı ile uyumlu olmadığını, mağdurenin 16-17 yaşlarında göründüğünü beyan etmesi, kayıt yaşı ile raporun farklı olması üzerine, mahkemece mağdurenin gerçek yaşının tespiti yönünde araştırma yapıldığı, annesi olan müştekinin mağdureyi Dr. Faruk Sükan Doğum Evinde 1996 yılında doğurduğuna ilişkin beyanına istinaden hastaneye yazılan müzekkere sonucunda müştekinin 04.01.1997 tarihinde bir kız çocuğu doğurduğunun tespit edildiği, bu tarihe en yakın tarih olarak nüfus kaydına göre mağdurenin 15.11.1997 doğumlu bir kız kardeşinin bulunduğunun anlaşılması üzerine, hastaneye yeniden sorulduğunda müştekinin 08.09.1994 tarihinde de bir kız çocuğu doğurduğunun bildirildiği, bu defa gelen ikinci bilgiye istinaden mahkemece 08.09.1994 tarihinde doğan çocuğun mağdure olduğunun varsayıldığı, doğum kayıtlarında çocuk isimlerinin yazılı olmadığı sadece annenin isminin ve doğan bebeğin cinsiyetinin yer aldığı, hastane kayıtlarının müştekinin beyanlarını doğrulamadığı,
hangi kaydın mağdureye ait olduğu ve nüfusa işlenmeyen kayıt bulunup bulunmadığının şüphede kaldığı, söz konusu doğum kaydının mağdureye ait olduğunun kesin olarak tespit edilemediği, mağdurenin diğer iki kardeşi ile birlikte çok uzun süre sonra nüfusa tecil edildiği göz önüne alındığında, ceza hukukunun temel ilkelerinden olan “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de gözetilerek maddi gerçek açısından içerisinde radyoloji uzmanının da bulunduğu sağlık kurulu raporuna itibar edilerek; sanığın eyleminin TCK.nın 104/1. maddesinde tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğunun kabulü ile mağdurenin sanık hakkında şikâyetçi olmaması nedeniyle bu suçtan şikâyet yokluğu nedeniyle açılan kamu davasının düşmesine ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Uygulamaya göre de;
Mağdurenin sanıkla kaçarak birlikte yaşamaya başladığı tarihten yakalandıkları tarihe kadar geçen sürede kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminde hukuki ya da fiili bir kesinti olmadığı halde, sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanarak fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.