Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2013/3854 E. 2013/9746 K. 26.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/3854
KARAR NO : 2013/9746
KARAR TARİHİ : 26.09.2013

Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarına teşebbüs suçundan sanık M.. D..’in bozma üzerine yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan mahkûmiyetine dair Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 07.11.2012 gün ve 2012/205 Esas, 2012/260 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmesi ve incelemenin de duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine; dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle 18.09.2013 Çarşamba saat 13.30’a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kâğıdı gönderilmişti.
Belli günde Hâkimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından O..T..Ş.. hazır olduğu halde oturum açıldı.
Yapılan tebligat üzerine sanık müdafiin gelmediği, ayrıca bir talepte de bulunmadığı anlaşılmakla Yargıtay Cumhuriyet Savcısının uygun görülen talep ve mütalaası dairesinde DURUŞMASIZ inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek, vaktin darlığına binaen dosyanın incelenmesi başka bir güne bırakılmıştır.
Bugün dava evrakı incelenerek aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Adli Tıp Kurumunun istikrar kazanmış uygulamasına göre TCK.nın 103/6. maddesi kapsamında beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin kesin rapor verilebilmesi için olay tarihinden itibaren en az altı aylık bir sürenin geçmesi koşulunun arandığı ayrıca Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.05.2010 gün ve 2010/4-110 sayılı Kararına ve Adli Tıp Kurumu Kanununun 7 ve 23. maddelerine göre, suç tarihinde çocuk olduğu anlaşılan mağdurenin muayenesi ve hakkındaki raporun düzenlenmesi sırasında, inceleme konusunun uzmanı olan çocuk psikiyatristi bulundurulması gerektiği buna karşılık mahkemece hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 31.05.2006 günlü raporun da çocuk psikiyatri uzmanının bulunmadığı,
Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalınca üç kişiden oluşan çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı akademisyenlerce tanzim olunan 30.01.2006 günlü raporun ise olayın üzerinden 6 ay geçmeden düzenlendiğinin anlaşılması karşısında; Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan veya Adli Tıp Kurumu Kanununun 7, 23/B ve 31. maddeleri gereğince Yükseköğretim Kurumları veya birimlerinden, bir çocuk psikiyatrisinin zorunlu katılımı ile Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulu ölçütlerine göre oluşturulmuş bir heyetten, mağdurenin ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususunda rapor alındıktan sonra, sonucuna göre sanık hakkında TCK.nın 103/6. maddesinin tatbiki konusunda bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
Sanığın yolda yürüyen mağdurenin üzerine atlayıp yere düşürdükten sonra, cinsel birleşme amacı olmaksızın öpmeye çalışmak şeklindeki eyleminin TCK.nın 103/1 ve 103/4. maddelerinde düzenlenen basit cinsel istismar suçunu oluşturacağı dikkate alınmadan mahkemece bozmaya da uyulduğu halde, sanığın cezasında teşebbüs nedeniyle indirim yapılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. ve 326. maddeleri maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.