YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11818
KARAR NO : 2014/1508
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
Tebliğname No : KYB – 2013/347972
Muhtelif suçlardan şüpheli E.. K.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28.08.2012 tarihli ve 2012/8271 Soruşturma, 2012/27393 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2012 tarihli ve 2012/551 D. İş sayılı Kararı;
Dosya kapsamına göre, şikâyetçinin şüphelinin eylemleri sebebiyle hürriyetten yoksun kılma, kötü muamele, darp, tehdit, hakaret, şantaj ve haberleşmenin engellenmesi iddiası ile yürütülen soruşturma sonucu şikâyetçinin soyut iddiaları dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar, Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14.11.2007 tarihli ve 2007/9636-9475 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, şikâyetçinin ifadesinin alınmadığı, kendisine toplanmasını istediği delillerin olup olmadığı, araştırılmasını istediği hususların bulunup bulunmadığı hususları sorulmadığı, dilekçesi ekinde sunduğu hekim raporundaki tespitlerin dahi doğruluğu araştırılmaksızın, sadece şüphelinin ve sorgusunda bildirdiği tanıkların ifadelerinin alınması ile yetinildiği, bunların haricinde başka bir araştırma yapılmadığı, ortada 5271 sayılı Kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 11.10.2013 gün ve 94660652-105-07-5898-2013/15638/63318 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenerek gereği düşünüldü:Mağdure vekilinin 03.02.2012 tarihli şikâyet dilekçesinde bahsettiği; mağdurenin fotomontajlı resminin tehdit amaçlı olarak sanık tarafından mağdurenin messenger adresine gönderildiği hususu ile sanık ve mağdure arasında meydana gelen bir kısım olayların Antalya Emniyet Müdürlüğüne intikal ettiği hususları ayrıntılı bir şekilde araştırılmadığı gibi iddialar ile ilgili 28.08.2012 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda mağdureye ait dosya kapsamında bulunan 02.02.2012 tarihli yaralanmasına ilişkin raporuna neden itibar edilmediği hususu da gerekçelendirilmediği anlaşılmakla, kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriğinin yerinde olduğundan Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2012 tarihli ve 2012/551 D. İş sayılı kararının; CMK.nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde merciince yapılmasına ve dosyanın merciine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.