YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11816
KARAR NO : 2014/1501
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
Tebliğname No : KYB – 2013/347989
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kasten yaralama ve şantaj suçlarından şüpheli U. T. A. ile çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan şüpheli T.. A.. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Söke Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 20.05.2013 tarihli ve 2013/2086 soruşturma, 2013/1035 Esas, 2013/129 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/1-b maddesi gereğince iadesine dair Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.05.2013 tarihli ve 2013/121 sayılı Kararını müteakip, şüpheliler haklarında Söke Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 31.07.2013 tarihli ve 2013/2506 soruşturma, 2013/1388 Esas, 2013/199 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Kanunun 174. maddesi uyarınca iadesine ilişkin Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.08.2013 tarihli ve 2013/185 sayılı Kararına yapılan itirazın reddine ilişkin Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.08.2013 tarihli ve 2013/641 değişik iş sayılı karararının,
Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesince, ilk iade kararında belirtilen hususların bazılarının yerine getirildiğinden bahisle iddianamenin tekrar iadesine karar verilmiş ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanunun 174. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, anılan Kanunun 170/4. maddesinde “Cumhuriyet Savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanunun 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.” hükümleri uyarınca Cumhuriyet Savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet Savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesince 28.05.2013 tarihli ve 2013/121 sayılı ilk iade kararında belirtilen eksikliklerin bazılarının Cumhuriyet savcılığınca yerine getirildiği ancak, ilk iade kararında yer alan suçun ilk işlendiği iddia edilen tarihin belli olmadığı, TİB kayıtlarının bulunmadığı ve şüpheli T.. A..’ın eylemini gerçekleştirirken kullanmış olduğu maddenin niteliğinin belirlenmesi gerektiğine yönelik eksikliklerin giderilmediğinden bahisle tekrar iade edilmiş ise de; mağdurun ifadesinde suç tarihini belirttiği, şüpheli U. T. A. da mağdurun belirttiği tarihte buluştuklarını ifade etmesi, TİB kayıtlarının dosya da bulunması ve mağdurun iradesini sakatlayan madde kullanıp kullanmadığının yargılama aşamasında tespit edilebileceğinin anlaşılması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 24.10.2013 gün ve 94660652-105-09-7927-2013/15734/64316 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenerek gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriğinin yerinde olduğu anlaşılmakla Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.08.2013 tarihli ve 2013/641 değişik iş sayılı karararının CMK.nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde merciince yapılmasına ve dosyanın merciine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.