YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10996
KARAR NO : 2014/1101
KARAR TARİHİ : 05.02.2014
Tebliğname No : 14 – 2013/334855
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık M.. A..’ın yapılan yargılaması sonunda; beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkûmiyetine dair İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 03.07.2013 gün ve 2012/371 Esas, 2013/151 Karar sayılı hükmün sanık ve müdafii tarafından süresi içinde temyiz edilmesi ve sanık müdafii tarafından incelemenin de duruşmalı olarak yapılmasının talep edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle 22.01.2014 Çarşamba saat 13.30’a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kâğıdı gönderilmişti.
Belli günde Hâkimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ……. hazır olduğu halde oturum açıldı.
Yapılan tebligat üzerine dosyadaki vekâletnameye dayanarak sanık M.. A.. adına gelen Av. ……. huzura alınarak duruşmaya başlandı.
Duruşma isteğinin süresinde ve yerinde olduğu anlaşıldıktan sonra uygun görülen talep ve mütalaa dairesinde sanık M.. A.. hakkında DURUŞMALI inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek tefhim olunduktan sonra işin açıklanmasına dair raportör üye tarafından düzenlenen rapor okundu.
Raportör üye rapora ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirdi.
Sanık müdafii temyiz layihasını açıklayarak savunmada bulunup müvekkili hakkındaki hükmün BOZULMASINI istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tebliğname içeriğini tekrar etti.
Son sözü sorulan sanık müdafii savunmasına ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirmekle dosya incelenerek karar verilip tefhim olunmak üzere duruşmanın 12.02.2014 Çarşamba günü saat 13:30’a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi.
Belli günde oturum açıldı. Dava evrakı incelenerek gereği görüşülmüş olduğundan aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Dosya kapsamına göre, mağdurenin, sanığın kendisine çocuğun basit cinsel istismarına konu eylemine ilişkin iddialarını soruşturmanın başlamasından yaklaşık beş ay önce annesi olan müşteki Fatma’ya anlatmasına rağmen müşteki
Fatma’nın, mağdurenin yalan söyleyerek dikkatleri üzerine çekmek istediğini ve yalan söylediğini düşünerek mağdureye inanmadığı ve adli makamlara müracaatta bulunmadığı, mağdurenin yaklaşık beş ay sonra daha önceden öğrenim gördüğü okulun müdür yardımcısı tanık Nagehan’a söylemesinden sonra tanık Nagehan’ın mağdurenin kendisine söylediklerini kolluğa bildirmesiyle soruşturmanın başladığı, dosya kapsamında mağdurenin gerek soruşturma ve kovuşturma gerekse kendisi ile ilgili raporların alınması sırasında olay öyküsü olarak suça konu olaya ilişkin beyanlarına başvurulduğu, bu beyanlarının açıkça kendi içlerinde ve birbirleriyle çelişkili olduğu, nitekim mağdurenin kolluk beyanı alındığı sırada hazır olan psikolog bilirkişisinin 22.11.2011 tarihli görüşme raporunda, mağdure ile ilgili olarak; beden dilinin gerginlikten uzak, rahat, sakin izlenimde, ifade tarzı mekanik kurgulu, samimiyetten uzak, tutarsızlık ve çelişkilerin hakim olduğu yapıda, gerek ifade öncesi gerek ifadesi sırasında sergilemiş olduğu anksiyete travma belirtileri beklenen seviyenin oldukça altında seyretmekte, cinsel detay aktarımı esnasında dahi herhangi bir dışa vurma zorluğu veya beden dilinde gerginlik bulgusuna rastlanmamakta, aktardığı olaydan ziyade sosyal boyutlarına yönelik kaygı ve tedirginliklerini ön plana çekmekte şeklinde gözlemlerini belirttiği, özellikle anılan rapor ve mağdurenin yaşı da dikkate alındığında, mağdurenin, olay sırasında sanığın boşalması nedeniyle kilotuna leke bulaştığını gördükten sonra sanığın eylemini ispat edebilecek en önemli delili saklaması gerekirken kilotu yıkamasının hayatın olağan akışına da aykırı olduğu, mağdurenin kolluk beyanında sanığı gördükten sonra dışarı çık diyerek bağırdığını ifade ettiği, ancak mahkemece mağdurenin de hazır edilerek suçun işlendiği idda edilen yerde keşif yapıldığı ve mağdurenin, suçun işlendiğini iddia ettiği yeri göstermesinin sağlandığı, keşif sonrası ibraz edilen bilirkişi raporunda da, olay yerinin konumu irdelenerek olay sırasında mağdurenin bağırması veya sanığa karşı koyması halinde çevredeki binalardan sesin duyulabileceğinin ve olayın görülebileceğinin belirtildiği, gerek keşifteki mahkeme gözlemi gerekse bilirkişi raporu ekindeki krokiye göre de, suçun işlendiği iddia edilen yerin çevresinde birçok konutun bulunduğu, bu kapsamda olayın intikal şekli, mağdurenin annesinin, mağdurenin yalan söylediğini düşünerek adli makamlara müracaatta bulunmadığını belirtmesi, keşifteki mahkeme gözlemi ve sonrasında hazırlanan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerinde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiin temyiz itirazları ve sanık müdafiin duruşmalı inceleme esnasındaki savunmaları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın
321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre sanık M.. A..’ın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal salıverilmesinin mahalline en seri biçimde bildirilmesi için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
05.02.2014 tarihinde verilen işbu karar 12.02.2014 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ……….hazır olduğu halde sanık müdafiin gıyabında tefhim olundu.