Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2013/1003 E. 2014/8649 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1003
KARAR NO : 2014/8649
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

Tebliğname No : 14 – 2012/313516
MAHKEMESİ : İzmir 18. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23.12.2010
NUMARASI : 2010/829 Esas, 2010/481 Karar
SUÇ : Kötü muamele, hakaret, kasten yaralama

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar haklarında kötü muamele suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde,
Sanıkların atılı suçu işledikleri hususunda mağdurenin beyanları dışında dosyada başka delil bulunmadığı göz önüne alındığında, suçun işlendiği iddia edilen dönemde sanıklar ile mağdurenin birlikte yaşadığı yerdeki komşularının araştırılıp, konuyla ilgili bilgi sahibi oldukları tespit edilen kişiler ile mağdure ve sanıkların anılan olaylarla ilgili ismini bildirecekleri diğer şahısların tanık sıfatıyla beyanlarının alınmasının ardından, varılacak kanaate göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Mağdurenin babası olan sanık Ruhi’nin 2008 yılı mayısında eşi Şefika’dan boşanıp temmuz ayında sanık Özlem’le evlenmesinin ardından mahkemece velâyeti kendisine verilen mağdure ve Özlem’le birlikte aynı evde yaşamaya başladığı, izleyen zaman içinde Özlem’in çocuk doğurmasından sonra sanık Ruhi’nin, okula devamsızlık yaptığı ve erkek arkadaşıyla cep telefonuyla görüştüğü gerekçesiyle tartıştığı mağdureyi dövdüğü, son olarak yüzüne vurduğu mağdurenin vâki başvurusuna istinaden başlatılan adli soruşturma kapsamında aldırılan 28.06.2010 günlü, 3074 pr sayılı doktor raporunda yüzünde yara izinin tespit edildiği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle Ruhi’nin mağdureye yönelik bu eyleminin müstakilen kasten yaralama suçunu oluşturduğu nazara alınarak TCK.nın 86/2, 86/3a. maddesi gereğince cezalandırılması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülüp, fikri içtima kuralı gereğince eylemlerin bütün halinde kötü muamele suçunu oluşturduğu kabul edilerek yazılı şekilde TCK.nın 232/1. maddesinden hüküm kurulması,
Sanık Ruhi hakkında hakaret suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesine gelince,
Sanığın mağdureye söylediği anlaşılan “Seni eniştenin yanına göndereyim sizi satsın, seni kerhaneye vereceğim” şeklindeki sözlerin mağdureyi aşağılama küçük düşürme amacıyla söylendiği, buna göre mahkemenin eylemin hakaret suçunu oluşturduğuna ilişkin hukuki vasıflandırması yerinde görüldüğünden, sanığın unsur yokluğu nedeniyle atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanık hakkında hakaret suçundan dolayı TCK.nın 125/1. maddesinde yazılı seçimlik yaptırımlardan adli para cezası seçilerek 180 gün karşılığı adli para cezası tayin edilmesinin ardından, bunun aynı Kanunun 52/2. maddesi uyarınca bir gün karşılığı belirlenecek miktar üzerinden adli para cezasına çevrilmesi gerekirken, yazılı şekilde ancak kısa süreli hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesinde uygulanabilen TCK.nın 50/1a. maddesi gereğince hürriyeti bağlayıcı cezanın adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık Ruhi’nin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.