Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/9348 E. 2014/6943 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9348
KARAR NO : 2014/6943
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

Tebliğname No : 8 – 2010/339089
MAHKEMESİ : Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27.05.2010
NUMARASI : 2009/966 Esas, 2010/449 Karar
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, iftira, 6136 sayılı Kanuna aykırılık

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesinde;
Sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasının dayanağı kolluğun arama kararı olmaksızın üst aramasında ele geçen silahlardır.
Arama kararı ile ilgili başlıca mevzuat şunlardır.
Anayasanın 90/son maddesi yollamasıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi: Özel hayatın ve aile hayatının korunması:
1-Herkes özel hayatına, aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2- Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.
Anayanın 20. maddesi:A-Özel hayatın gizliliği:
1- Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
2- Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üst, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde el koyma kendiliğinden kalkar.
CMK.nın 116. maddesi: Şüpheli veya sanıkla ilgili arama
Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.
CMK.nın 119. maddesi: Arama kararı
1- Hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının, cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.
CMK.nındaki düzenlemeler Anayasada düzenlenen temel hak ve özgürlüklerin dolaylı teminatı rolünü taşımaktadır. Ceza yargılamasında soruşturma ve kovuşturma evrelerinde görev alanları bu haklara saygılı davranmaya zorlamaktadır. Tüm bu düzenlemeler, temel hak ve özgürlüklere ilişkin yorum yapılırken daraltıcı yorumun yapılamayacağı kuralı birlikte değerlendirildiğinde; arama kararı olmaksızın üst araması yapılamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Hakim bu hakların teminatıdır. Bu görevini kolluğa devredemez, aksi görüş herkesin üstünün denetimsiz olarak kollukça sınırsızca aranabilmesi sonucunu doğuracaktır.
Hukukumuzda kanuna aykırı delillerin delil değerine ilişkin en önemli düzenleme Anayasanın 38/6. maddesi olup düzenleme; “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez” biçimindedir.
Hakim için uygulamadaki zorluk, görülmüş bir delilin görülmemiş gibi yapılması gerekliliğidir. Hukuka aykırı delil kurumu ile her nekadar sanık lehine, toplum aleyhine bir sonuç doğuyor gibi görülse de, kişi onurunun korunması ile elde edilecek devlete güven duygusu, neticesi itibariyle toplumun lehine olmaktadır. Bu konudaki soruşturma hatası diğer soruşturmalarda düzeltilecek, olumsuz gibi görünen durum olumlu sonuçların nedeni olacaktır. Hukuk, hukuka aykırılığa değil hukuka aykırılık hukuka evrilecektir.
Somut olayda; sanık hakkında ruhsatsız silah taşıdığı yönünde yapılan çalışma uyarınca olay günü sabahı durdurulan sanığın usulüne uygun alınmış arama kararı olmaksızın yapılan üst aramasında ancak yapılacak incelenme ile 6136 sayılı Kanun kapsamına girip girmediği anlaşılabilecek olan iki adet tabancanın ele geçirildiği ve bu husus dışında sanık aleyhine başkaca delilin de bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşıldığından, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi;
Sanık hakkında kişiyi hürriyetten yoksun kılma ve iftira (2’şer kez) suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK.nın 267/1. maddesinde yer alan iftira suçunda, “Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi”nin cezalandırılması yönünde düzenleme getirildiği, somut olayda sanığın jandarmada verdiği ifadesinde söz konusu iki tabancayı mağdurlar Aydın ile Taner’den aldığını beyan etmesine karşılık, Cumhuriyet Başsavcılığında ve mahkemede alınan savunmalarında ise tabancaları mağdurlardan değil tanımadığı iki kişiden aldığını ileri sürdüğü, mağdurların da sanığa tabanca vermediklerine dair aşamalardaki beyanları ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanığın yargılamaya konu tabancalarını mağdurlardan almadığı halde, salt iftira kastıyla böyle bir beyanda bulunduğu iddiasının kuşkudan arındırılamaması karşısında, unsurları itibari ile oluşmayan suçlardan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde her iki suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi;
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.