Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/8077 E. 2014/5866 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8077
KARAR NO : 2014/5866
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

Tebliğname No : 8 – 2010/345816
MAHKEMESİ : İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26.01.2010
NUMARASI : 2009/639 Esas, 2010/11 Karar
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama (her iki sanık hakkında), 6136 sayılı Kanuna aykırılık (sanık Aydın hakkında)

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mağdurenin Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu 11.04.2008 tarihli ifadesinde, kendisini kaçırıp yaralayan kişinin A.. Ş.. olduğunu ancak, bu şahsın koridorda gördüğü A.. Ş.. isimli kişi olmadığını beyan etmesi karşısında; 23.03.2008 tarihli tutunakta mağdure tarafından eylemleri gerçekleştiren şahsın Basmane semtinde V.M.isimli işyerinin ortağı olduğunu ve diğer ortaklarının; Ş. Y. ve M.Ş. olduğunu ve sanığın …. .. numaralı cep telofonu hattını kullandığını bildirdiğinin anlaşılması karşısında, sanığın olay tarihinde isimi bildirilen işyerinde ortak veya çalışanı olup olmadığı araştırılıp, ilgili telefon numarasının olay tarihindeki arama ve aranma kayıtları getirtilerek sanığın bu telefon numarasını kullanıp kullanmadığı tesbit edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik araştırma ile atılı suçlardan ayrı ayrı yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanık Abdullatif’in, diğer sanıkla aralarında fikir, irade ve eylem birliği içinde hareket ettiğine dair gerekçeler gösterilmeden ve sanığın diğer sanığın elinde silah bulunduğunu mağdure kendini araçtan atınca sanığın kendisine yardım et diyerek silahı doğrultunca “yardım etmek” zorunda kaldığını savunması karşısında, hakkında TCK.nın 28. maddesinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığı tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Mağdurenin TCK.nın 86/1. maddesi kapsamında kalacak derecede yaralanması şeklinde gerçekleşen olayda, söz konusu yaralamanın, TCK.nın 87. maddesi kapsamında neticesi sebebiyle ağırlaşmış nitelikte bir yaralama olmadığından, TCK.nın 109/2. maddesinde tanımlanan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun nitelikli hali olan cebir unsurunu oluşturduğu ve TCK.nın 109/6 ve 42. maddeleri uyarınca kasten yaralama suçundan ayrıca ceza verilemeyeceği gözetilmeden, sanıkların bu suçtan da mahkûmiyetlerine hükmolunması,
Kanuna aykırı, sanık Aydın müdafii ve sanık Abdullatif’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.