Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/4971 E. 2014/1991 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/4971
KARAR NO : 2014/1991
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

Tebliğname No : 5 – 2011/3028
MAHKEMESİ : Ordu Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13.07.2010
NUMARASI : 2010/81 Esas, 2010/148 Karar
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarına teşebbüs

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinden önce sanığın mahalle komşusu olup 13 yaşı içerisinde bulunan mağdureyi okul dönüşü takip edip beraber gezmeyi teklif etmesinin ardından aldığı olumsuz yanıt üzerine olay günü okuldan evine dönen mağdureyi sokakta görünce yanına geldiği ve birlikte dolaşmayı teklif ettikten sonra öpmek için kucaklamak istediği mağdurenin bağırıp kaçması nedeniyle vâki eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı dosya içeriğinden anlaşılmakla anılan olayla ilgili yapılan yargılama sırasında İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kuruluna sevk edilerek muayenesi yapılan mağdure hakkında düzenlenen 23.11.2009 günlü, 4603 sayılı raporda maruz kaldığı olaydan dolayı ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede travma sonrası stres bozukluğu gelişmesi nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun bildirilmesi karşısında, anılan rapor esas alınarak sanığın cezası TCK.nın 103/6. maddesi uyarınca artırılmış ise de, cebir tehdit veya hile gibi iradeyi etkileyen herhangi bir hal olmaksızın ve fiziksel temasta bulunulmaksızın gerçekleştirilen eylem nedeniyle sanığın kastettiğinden daha farklı ve ağır bir neticenin meydana geldiği, TCK.nın 23. maddesi uyarınca gerçekleşen fakat kastetmediği bu neticeden sanığın sorumlu tutulabilmesi için en azından taksirle hareket etmiş olması gerektiği, somut olayda sanığın dosyaya yansıyan sosyal ve kültürel durumu, eğitim düzeyi, kişisel özellikleri, tarafların yaşları ve olayın gerçekleşme biçimi nazara alındığında ağır netice olarak ortaya çıkan mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmanın sanık tarafından öngörülemeyeceği ve taksirle dahi hareket etmesinin söz konusu olmadığı, meydana gelen bu zararın ancak TCK.nın 61. maddesi kapsamında cezanın bireyselleştirilmesinde alt sınırdan uzaklaşmada dikkate alınabileceği gözetilerek sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde TCK.nın 103/6. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
Sanığın mağdureye yönelik işlediği eylem nedeniyle TCK.nın 103/1. maddesine göre belirlenen ceza üzerinden suçun teşebbüs safhasında kalmasından dolayı aynı Kanunun 35/2. maddesi ile indirim yapıldıktan sonra mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu göz önüne alınarak cezanın TCK.nın 103/6. maddesi ile artırılması gerekirken ruh sağlığının eylem nedeniyle bozulması durumunda neticesi itibarıyla ağırlaşmış halin meydana gelmesi nedeniyle artık teşebbüsten söz edilemeyeceği hususu nazara alınmadan ve TCK.nın 61/5. maddesindeki sıralamaya aykırı düşecek şekilde TCK.nın 103/1-6, 35/2 ve 62/1. maddeleri ile uygulama yapılması suretiyle eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılan mağdure vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.