Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/4067 E. 2014/1289 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/4067
KARAR NO : 2014/1289
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Tebliğname No : 5 – 2010/298553

Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık C.. D..’un yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan beraatine, kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine dair Silifke Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 11.03.2010 gün ve 2008/262 Esas, 2010/72 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii ve katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelendi;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 10.03.2009 gün ve 2009/2-43-56 sayılı ilamında açıklandığı üzere; sanık hakkında kasten yaralama suçundan hükmolunan 2000,00 TL. adli para cezası kesinlik sınırı içinde ise de; katılan vekilinin temyizi suç vasfına yönelik olduğu, bu gibi hükümlerin aleyhe başvuru üzerine temyiz denetimine konu olabileceği gözetilerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sanık müdafiin sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mahkemenin kabulüne göre de, sanığın olay tarihinde üzerinde iç çamaşırı bulunan mağdurun makatına parmağını soktuğu anlaşılmakla; TCK.nın 103/2. madde düzenlemiş bulunan çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunda, organ veya sair bir cisim sokulan bölgenin cinsel bölge olmasının yeterli olup, cinsel arzuları tatmin amacıyla yapılması suçun oluşması için şart olmadığından, sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismar suçundan mahkûmiyeti yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek kasten yaralama suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanığın yargılama aşamasındaki ”Parmak izi” araştırılması şeklindeki beyanları da dikkate alınarak tam bir vicdani kanaatin oluşması için TCK.nın 32. maddesi uyarınca sanığın ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesinden rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturma yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.