YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/3527
KARAR NO : 2014/2776
KARAR TARİHİ : 05.03.2014
Tebliğname No : 14 – 2011/360534
MAHKEMESİ : Bakırköy 16. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13.09.2011
NUMARASI : 2010/92 Esas, 2011/449 Karar
SUÇ : Müstehcenlik
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasının dayanağının, arama kararı olmaksızın kolluğun yaptığı üst aramasında ele geçen CD’ler olduğu, Anayasa’nın 90/son maddesinin yollama yaptığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi ve Anayasa’nın 20. maddesinde özel hayatın masuniyetinin teminat altına alındığı, CMK.nın 116. maddesinde, makul şüphe halinde şüpheli ve sanıkla ilgili adli arama yapılabileceğinin, 119. maddesinde arama kararını kimlerin vermeye yetkili olacağının düzenlendiği, buna göre, arama kararını hakimin, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu kararı; Cumhuriyet Savcısının, Cumhuriyet Savcısına ulaşılamayan durumlarda ise, sadece kanunun saydığı yerlere mahsus olarak yazılı emir verilmesi şartıyla kolluk amirinin verebileceğinin belirtildiği, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunun 4-A maddesinde şüpheli şahsı durdurma ve kimlik sorma halinde tehlikeli maddeler ve eşyalardan arındırmanın, 9. maddesinde önleme aramasının ve bu arama kararını kimlerin verebileceğinin düzenlendiği,
Somut olayda, olay günü saat 11:20 sularında kendinden şüphelenilen sanık
hakkında, kolluk tarafından 2559 sayılı Kanunun 4-A maddesine göre durdurularak kimlik kontrolü yapıldığı, buna göre sadece tehlikeli madde ve eşyalarla ilgili tedbir işlemlerinin yapılabileceği, ancak, dosyamızda polis memurlarının şüpheli şahsı durdurduktan sonra, tedbir almanın ötesinde hakim kararı veya yetkili merciin yazılı emri olmaksızın üst araması yaptıkları, suça konu olduğu ancak inceleme ile anlaşılabilecek CD’lerin ele geçirildiği, CD’lerden bir tanesinin de yetkisiz olarak bilgisayara takılarak incelendiği, böylelikle suça konu CD’lerin ele geçirilmesinin ne önleme ne de adli bir arama kararına dayanmadığı, sanık aleyhine başkaca delil de bulunmadığı, Anayasa’nın 38/6. maddesine göre de, kanuna aykırı elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın
321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.