Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/3367 E. 2014/1554 K. 12.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/3367
KARAR NO : 2014/1554
KARAR TARİHİ : 12.02.2014

Tebliğname No : 5 – 2010/240520
MAHKEMESİ : Uşak 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20.01.2010
NUMARASI : 2009/44 Esas, 2010/3 Karar
SUÇ : Basit cinsel saldırı, konut dokunulmazlığını bozma

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında konut dokunulmazlığını bozma suçundan kamu davası açılmakla birlikte mahkemece bu konuda hüküm kurulmadığı anlaşılmış ise de zamanaşımı süresi içerisinde bu konuda mahal mahkemesince hüküm tesis edilmesi mümkün görülmüştür.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Adli Tıp Kurumunun istikrar kazanmış uygulamasına göre TCK.nın 102/5. maddesi kapsamında beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin kesin rapor verilebilmesi için yetişkinlerde olay tarihinden itibaren en az bir yıllık bir sürenin geçmesi koşulunun arandığı, buna karşılık 28.10.2008 tarihinde işlenen suçla ilgili olarak yapılan yargılama sırasında aldırılıp mahkemece hükme esas alınan ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde görevli 4 adli tıp uzmanından oluşan heyetçe düzenlenen 08.08.2009 günlü, 427 sayılı raporda adı geçen mağdurenin aynı üniversitenin psikiyatri ana bilim dalında görevli Dr. Y. T. ile Doç Dr. Ç. Y. tarafından olaydan 9 ay 1 gün sonra yapılan psikiyatrik muayenesi sonucu tanzim edilip suç tarihinden önce şizoaffektif bozukluğu bulunan mağdurenin olay tarihinde beyanlarına itibar edilebileceği, ruhsal yönden mukavemete muktedir olmadığı, olaydan dolayı ruh sağlığının bozulduğu yönündeki yazılı görüşü de dikkate alınarak ruh sağlığının bozulduğunun bildirilmesi karşısında öncelikle dava dosyasının, talep edilmesi halinde mağdurenin İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kuruluna sevk edilerek muayenesinin yaptırılarak akıl hastalığı bulunup bulunmadığı, mevcut hastalığının olay tarihi itibariyle hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, anılan eyleme karşı beden veya ruh bakımından mukavemete muktedir olup olmadığı, eylem nedeniyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususlarında rapor aldırılmasının ardından sanık hakkında TCK.nın 102/5. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanığın mağdureye yönelik işlediği eylem nedeniyle TCK.nın 102/2-3d. maddesine göre belirlenen ceza üzerinden suçun teşebbüs safhasında kalmasından dolayı aynı Kanunun 35/2. maddesi ile indirim yapıldıktan sonra mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu göz önüne alınarak cezanın TCK.nın 102/5. maddesi ile artırılması gerekirken ruh sağlığının eylem nedeniyle bozulması durumunda neticesi itibariyle ağırlaşmış halin meydana gelmesi nedeniyle artık teşebbüsten söz edilemeyeceği hususu nazara alınmadan ve TCK.nın 61/5. maddesindeki sıralamaya aykırı düşecek şekilde TCK.nın 102/2-3d-5, 35/2, 62/1. maddeleri ile uygulama yapılması suretiyle eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.