Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/14874 E. 2013/10030 K. 02.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/14874
KARAR NO : 2013/10030
KARAR TARİHİ : 02.10.2013

Çocuğun kaçırılması suçundan sanık …’in yapılan yargılaması sonunda; hürriyeti tahdit suçundan mahkûmiyetine dair … Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 09.03.2010 gün ve 2007/430 Esas, 2010/166 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii ve mağdure vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelendi;
Mahkemece yapılan yargılama sırasında zorunlu vekil huzurunda … tarihinde alınan beyanında sanıktan şikâyetçi olduğunu bildiren mağdureye CMK.nın 238/2. maddesi uyarınca davaya katılmak isteyip istemediği sorulmamış ise de;
CMK.nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, suçtan zarar gören mağdurenin şikâyetçi olduğu, merci tayini kararı sonrası baroca tayin edilen zorunlu vekilin de sanığın cezalandırılmasını isteyip mahkemece verilen hükmü temyiz ederek açıkça katılma iradesini ortaya koyduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.10.2010 gün ve 2010/9-149 Esas, 2010/205 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere mağdurenin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görülmekle, CMK.nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören mağdure …’ın davaya katılmasına ve zorunlu vekil Av. …’un katılan vekili olarak kabul edilmesine karar verilmekle gereği düşünüldü:
Sanık hakkında hürriyeti tahdit suçundan dolayı eylemine uyan 765 sayılı TCK.nın 182/2. maddesi yollamasıyla 179/2 ve 59/2. maddeleri gereğince teşdiden 3 yıl 4 ay hapis ve 2500 TL adli para cezası tayin edildiği halde hükmedilen hapis cezasının miktarına göre ayrıca 765 sayılı TCK.nın 31. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi anılan hususta infaz safhasında karar alınması mümkün olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
Mahkemece 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddesi uyarınca lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi gerektiği gözetilmeden hüküm kurulmuş ise de; sanığın işlediği hürriyeti tahdit suçunun 5237 sayılı TCK’daki karşılığı olan 109/2-3f, ve 62/1. maddelerinin tatbikinde sonuç ceza miktarı itibarıyla 765 sayılı TCK uyarınca verilen hükmün lehe olması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye katılınmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan sanık müdafiin ve katılan mağdure vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, … tarihinde oybirliğiyle karar verildi.