Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/13483 E. 2014/10520 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13483
KARAR NO : 2014/10520
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

Tebliğname No : 14 – 2012/151005
MAHKEMESİ : İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22.12.2011
NUMARASI : 2010/246 Esas, 2011/421 Karar
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilerek dosya incelendi;
Yargılama sırasında mahkemece sanık İ. barodan müdafii tayin ettirilmesine ve tayin edilen müdafiin de sanık hakkında kurulan hükümleri temyiz etmemesine rağmen sanığın kendisine müdafii görevlendirildiğinden haberdar olmaması nedeniyle hükümlerin kesinleşmediği ve sanığın hükümden sonra tuttuğu vekâletnameli müdafiin temyizinin süresinde olduğu kabul edildikten ve ayrıca sanık İsmail müdafiin ceza miktarına göre uygun olmayan duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanlarına, sanıkların inkara yönelik savunmalarına, tanıkların beyanlarına, mağdurenin kızlık zarının doğuştan anatomik yapısı itibari ile ereksiyon halindeki bir penisin yırtık meydana getirmeden duhulüne müsait olduğu yönündeki İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 18.06.2010 tarihli raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, sanıkların, mağdure ile cinsel ilişkiye girdiklerine ve sanık İ. üzerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanık İsmail hakkında her iki atılı suçtan ve sanık Burak hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmedilmesi,
Sanık B. aşamalardaki savunmalarına göre; sanığın, kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden mağdureyi rızasıyla da olsa ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutması eyleminin TCK.nın 234/3. maddesinde düzenlenip şikâyet üzerine takip edilen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu halde TCK.nın 73/6. maddesi uyarınca müşteki H. şikâyetten vazgeçmeye ilişkin beyanının sanık tarafından kabul edilip edilmediğinin de sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.