Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/11605 E. 2014/9437 K. 10.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/11605
KARAR NO : 2014/9437
KARAR TARİHİ : 10.07.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sanık … için ırza geçme ve ırza tasaddi, sanık … için ırza geçme
HÜKÜM : Sanık …’nun ırza geçme suçundan beraatine, çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkûmiyetîne, sanık …’ın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkûmiyetine

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilerek dosya incelendi;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 19.10.2010 gün ve 149/205 sayılı Kararında belirtildiği üzere mağdurun katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görüldüğünden, CMK.nın 237/2. maddesi gereğince mağdur …’ın davaya katılmasına, zorunlu vekilinin de katılan vekili olarak kabul edilmesine karar verilerek gereği düşünüldü:
Sanık … hakkında ırza tasaddi suçundan kurulan hükmün incelemesinde;
Sanığın işlediği kabul edilen ırza tasaddi suçuna 765 sayılı TCK.nın 415. maddesinde öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla, aynı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerine göre 7 yıl 6 aylık asli ve ilave zamanaşımına tâbi olduğu, suç tarihi olan 24.07.2004 tarihi ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, hükmün 5237 sayılı TCK.nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK.nın 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,
Sanık … hakkında ırza geçme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanık … hakkında mağdura karşı işlediği ırza geçme suçuyla ilgili olarak lehe kanun değerlendirmesi yapılırken suç tarihinin 24.07.2004 olması ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nın 103/3. fıkrasına 29.06.2005 tarihinde 5377 sayılı kanunla yapılan değişiklikle “birden fazla kişi tarafından birlikte” ibaresinin eklenmesi nedeniyle sanık hakkında lehe kanun belirlenirken anılan artırım maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Sanığın eylemini cebirle işlemesine rağmen lehe kanun uygulaması yapılırken TCK.nın 103/4. maddesinin değerlendirme dışı bırakılması,
Mağdurla ilgili alman ruh sağlığının bozulmadığına ilişkin İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 29.12.2006 tarihli raporunda çocuk psikiyatristinin yer almaması karşısında, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulu ya da Adli Tıp Kurumu Kanununun 7, 23 ve 31. maddeleri gereğince usulüne uygun şekilde teşekkül ettirilmiş Yüksek Öğrenim Kurumlarından veya birimlerine bağlı hastanelerden rapor alınarak anılan olay sebebiyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığı nihai olarak saptandıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, mevcut raporla yetinilmek suretiyle TCK.nın 103/6. maddesinin kıyaslaması dışı bırakılması,
Sanık … hakkında ırza geçme suçundan kurulan beraat hükmünün incelemesine gelince;
Mağdurenin kolluk, sanık …’ın aşamalardaki ifadelerine ve tüm dosya içeriğine göre, olay günü sanık …’nun komşusunun çocuğu olan 7 yaşındaki mağduru çağırıp ona para vermek suretiyle sanık …’la birlikte hayvanlarını otlattıkları yere götürmesinin ardından, …’nun mağdurun altını sıyırıp arkadan sürtünmesinden sonra diğer sanık …’ın mağdurun ırzına geçtiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, lehe kanun değerlendirmesi yapıldıktan sonra …’nun …’ın mağdura karşı karşı işlediği ırza geçme suçuna iştirakten cezalandırılması yerine dosya kapsamıyla bağdaşmayacak şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafıleri ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.