Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/11486 E. 2014/4968 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/11486
KARAR NO : 2014/4968
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Irza geçme, sarkıntılık ve söz atma
HÜKÜM : Beraat

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
CMK.nın 260/1. maddesine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, mağdure …’in de sanıktan şikâyetçi olup cezalandırılmasını istediği ve tevdii kararımızdan sonra CMK.nın 234. maddesi uyarınca mağdureye atanan zorunlu vekilin de mahkemece verilen hükmü temyiz ederek açıkça katılma iradesini ortaya koyduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.10.2010 gün ve 2010/9-149 Esas, 2010/205 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere mağdurenin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı anlaşılmakla, CMK.nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören mağdure …’in davaya katılmasına, zorunlu vekili Av….’ında katılan vekili olarak kabul edilmesine karar verilerek, katılan kurum vekilinin yanında katılan mağdure … vekilinin de temyizi üzerine yapılan incelemede;
Akıl hastası olan ve beyanlarına itibar edilemeyeceğine dair rapor bulunan mağdure… aşamalarda birbiriyle çelişen beyanlarında, sanığın kendisiyle ilişkiye girdiğini ve tanıkların da bunu gördüğünü belirtmiş ise de, mağdureyi ilişki boyutuyla doğrulamamakla birlikte sanık ile mağdureyi mutfakta birbirlerine sarılırken gördüklerine dair tanık anlatımları ve sanığın inkara yönelik savunması karşısında, sübut bulan eylemin 765 sayılı TCK.nın 416/2. maddesindeki ırz ve namusa tasaddide bulunma suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmiş ise de, 765 sayılı TCK.nın 416/2. maddesinde tanımlanan bu suçun ve sanığın diğer mağdurelere yönelik işlediği isnat olunan sarkıntılık ve söz atma suçlarının 765 sayılı TCK.nın 421. maddesinde öngörülen cezalarının üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 102/4. maddesinde belirlenen 5 yıllık asli zamanaşımına tâbi olduğu ve sanığın sorgusunun yapıldığı 29.04.2004 tarihinden itibaren inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK.nın 7/2 ve 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddeleri gözetilmek suretiyle hükümlerin CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanık hakkında açılan kamu davalarının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK.nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.